Elif Kurt

Sabitlenmiş gönderi
yıllardır zihnimde dönen dizeler
Yolu olmayan ormanlarda mutluluk vardır. Yalnız yürünen deniz kıyısında sevinç, Topluluklar vardır, kimsenin zorla girmediği derin denizlerde. Ve sesinde de müzik İnsanı daha az seviyorum diyemem ama doğayı daha fazla
Reklam
320 syf.
·
Not rated
·
Read in 44 days
Merhabalar, Eğer hayatını, ilişkilerini, düşüncelerini yoluna koymaya çalışan biriyseniz bugüne kadar en az bir kişisel gelişim kitabı okumuşsunuzdur. Biraz büyük bir genelleme olacak belki ama hepsinden geriye kalan "Kendinize değer verin vs." gibi cümleler benim için. Bu kitaptan geriye ne kaldığını sorarsanız, ilk aklıma gelen cümle: "Hayat bir ekip işidir." Evde, okulda, iş yerinde... Ekibi benimsediğiniz ve ekibe katıldığınız zaman akışa dahil olmuş oluyorsunuz. Ekip hep insan mıdır Elif derseniz, bir dağ başında ya da ıssız adada değilseniz evet maalesef. Doğan Cüceloğlu her konuya çok ümitvar yaklaşmış, benim aksime. Kitap boyunca karşımda sakin gülümsemesiyle konuşan birisi varmış gibi hissettim. Hocam bu kadar da olmaz dediğim kısımlar da oldu; haklısınız dediklerim de. Kitap genel olarak hoşuma gitti; soru-cevap biçiminde, sade ve anlaşılır diliyle herkese önerebileceğim kitaplar arasına girdi. Son olarak aklımda kalan bir diğer alıntı: "Kötü insanlar değiliz ama her türlü kötülük beklenebilir bizden." diyor Türkiye için, daha haklı bir cümle var mıdır bilmem. İyi okumalar dilerim.
Var mısın?
Var mısın?Doğan Cüceloğlu · Kronik Kitap Yayınları · 202127.1k okunma
Muharrirler yazanda her kime alemde bir ruzi Bana kısmet dil-i sad-pareden bir pare yazmışlar

Reader Follow Recommendations

See All
Nice hüsn ile seni Leyli'ye nisbet kılayım Bilmedin kadrimi terk-i ben-i Mecnun ettin
Ciğerim kanını gözyaşına döktün ey dil Vara vara anı Kulzüm bynu Ceyhun ettin
Reklam
Dim-gâh-ı aşktan dut bir kenar ey murg-i dil Sınmadan seng-i melâmetten per ü balin senin
"Ben kendime daha zor olanı seçme fırsatı vermek istedim."
"Kendine hakim olmak bir seferde olacak bir şey değil, malum," dedi bana. "Önce bunun devamlı bir mücadele olduğunun farkına varmak gerekiyor bence." Ama bunun hayata yaklaşımında felsefi bir değişim yarattığını söyledi. "Genelde kolay yoldan gitmek istiyoruz, ama bizi bir parça zor olanı yapmak mutlu ediyor aslında. Cep telefonu örneğinde, sürekli yanımızda olan ve bize önemli olanı değil kolay yolu sunan bir şey koyuyoruz cebimize." Bana bakıp gülümsedi. "Ben kendime daha zor olanı seçme fırsatı vermek istedim."
Derinlik gerektiren her şey zarar görüyor. Yüzeye doğru çekilip duruyoruz.
Bu değişim bizi nasıl etkiliyor peki? Bu soruyu sorduğumda gülümsüyor Sune. "Süratin insana çok iyi hissettiren bir tarafı var. Buna bu kadar gömülmüş hissetmemizin bir nedeni harika bir şey olması, değil mi? Bütün dünyayla bağlantı içinde olduğunuzu, herhangi bir konuda olup biten her şeyi öğrenebileceğinizi hissediyorsunuz." Gelgelelim maruz kaldığımız enformasyon miktarında ve bu enformasyonun geliş hızında meydana gelen muazzam artışın bir bedeli olmadığını söylüyoruz kendimize. Bu bir yanılgı: "Çok yorucu hale geliyor." Daha önemlisi, "her türlü boyutuyla derinliği feda ediyoruz." diyor Sune. "Derinlik için zaman gerekiyor. Derinlemesine düşünmek gerekiyor. Her şeye yetişmeniz, her dakika e-posta göndermeniz gerektiğinde derinliğe ulaşacak zamanınız olmuyor. İlişkilerde derinlik için de zaman gerekiyor. Enerji gerekiyor. Uzun zaman aralıkları gerekiyor. Kendinizi adamanız gerekiyor. Dikkat göstermeniz gerekiyor, değil mi? Derinlik gerektiren her şey zarar görüyor. Yüzeye doğru çekilip duruyoruz."
"yangın hortumundan su içiyor gibiyiz, çok fazla geliyor."
"Hızlanmanın neden gerçekleştiğine dair ilginç bir açıklama bu," diyor Sune. Bugün "sistemde daha fazla enformasyon var. Yüzyıl önce haberlerin yayılması zaman alıyordu. Norveç fiyortlarından birinde feci bir afet meydana geldiğinde, fiyorttan Oslo'ya inilmesi, bu haberin birileri tarafından yazılması gerekiyordu", oradan da yavaş yavaş dünyaya yayılıyordu haber. Oysa 2019 yılında Yeni Zelanda'da meydana gelen katliamda, manyak bir ırkçı bir camide bulunan Müslümanları öldürmeye başladığında "düpedüz canlı yayın vardı", olayı herkes her yerde seyredebiliyordu. Enformasyon? Bunu düşünmenin bir yolu olarak, şu an "yangın hortumundan su içiyor gibiyiz," diyor Sune, "çok fazla geliyor." Enformasyona boğuluyoruz.
yeni hayal yükleniyor
Suratımdaki şaşkın ifadeyi görünce, Provincetown'da gelgit olduğunda suların kumsalı kapladığını, suyun altında kalan kumların engebeli olduğunu söyledi. Sığlık bölgeler ve yükselmiş kum adaları oluyormuş bunlara basarak yürüdüğünüzde suyun üstünde yürüyor gibi görünüyormuşsunuz.
Reklam
Şimdiyse çok eski ve çok kalıcı bir şeye bakar haldeydim. Bu okyanus benden çok önce­leri buradaydı, diye düşündüm, benim ufak tefek kaygılarım unutu­lup gittikten çok sonra da burada olacak. Twitter size, tüm dünya ka­fayı sizinle ve küçük egonuzla bozmuş, sizi seviyor, sizden nefret ediyor, şu an sizden bahsediyor gibi hissettiriyor. Okyanus ise dünya sizi yumuşak, ıslak ve sıcak bir kayıtsızlıkla selamlıyormuş gibi his­settiriyor. Avazınız çıktığı kadar bağırsanız da karşılık vereceği yok.
bugün hepimiz
Onca zamandır -Twitter'ın zaman akışı gibi- çok hızlı ve çok geçici şeylere bakıp duruyordum. Bakışınız hızla akan şeylere takılıp kaldığında kendinizi endişeli, te­laşlı hissediyorsunuz; hareket etmezseniz, ellerinizi sallamazsanız, bağırmazsanız sürüklenip gidecekmiş gibi.
"Yaşamak için hazır olmayı bekleyemeyiz... İnsanı pat diye vurur yaşam."
Ortega y GassetKitabı okuyor
4,020 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.