T.

132 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Şarik gibi okuyanlara ithafen..
Köpek kalbi 1925 yılında Sovyetlerde komünizmin başlangıç zamanlarında yazılmış, satır aralarında bunun eleştirisinin, topluma negatif yansımasının sıkça yapıldığı bir eser. Bunun dozu iyi ayarlanmış, realiteden kopulmadan arka plan sunulmuş. Dozu biraz kaçsa distopyaya dönebilirdi; oysa bu haliyle burjuva ve proletarya arasındaki komünizm gerilimini daha somut hissedebiliyorsunuz. Bir de vurgulanması gereken yazarın tıbbi jargona ve dönemin temel klinik uygulamalara olan hakimiyeti. Yazarın diğer eserlerinde de bu karşımıza çıkıyordu zaten. Şimdi bu noktada eserden konuşmayı keseceğim, esas konuşmak istediğim şey satır aralarının önemi. Malum sitede bu çok sevilmiyor, aynı alıntıyı milyon kez görmekten sıkılmıyor, hep duygusal yamyamlık peşinde koşuyoruz. Ancak bir kitap okuyosanız ve onu bir şiir gibi okumak, uzaklara dalıp hisli şeyler düşünmek dışında size bir şeyler katmasını istiyorsanız; veya en basitinden yazara biraz saygınız varsa, derdini anlamak istiyorsanız satır aralarını yakalamak durumundasınız. Birisi sorduğu zaman: "doktor köpeği insan yaptı ama köpek şerefsizin teki çıktı oo" diye anlatırsanız bu eseri değersizleştirmiş olursunuz. Ayrıca verdiğiniz paranın karşılığı olarak 1-2 saatlik eğlenceden daha fazlasını hak ediyorsunuz, kendinizden bunu esirgemeyin. Yoldaş Tayfun keyifli okumalar diler..
Köpek Kalbi
Köpek KalbiMihail Bulgakov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201919,1bin okunma
Reklam
210 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Karakter taşları ve how to play with them
Uzun zaman sonra ilk defa inceleme yapma ihtiyacı duydum, ileride dönüp bu kitabı okuduktan sonra fena şeyler hissetmiştim açıp bakayım diyeceğim bir şeyler bırakmak istiyorum. Evet, merhaba... Okuduğumuz şeylerdeki karakterlerle kendimizi özdeşleştirmemiz normaldir, en bize aykırı kişide bile kendimizden bir şeyler bulur veya o karakteri
Bozkırkurdu
BozkırkurduHermann Hesse · Yapı Kredi Yayınları · 20227,8bin okunma
248 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Modern kölelik üzerine...
Paris ve Londra'da Beş Parasız... Açıkcası bu yazıyı kitabı incelemekten ziyade anlatılanlar üzerine zihin yormak adına yazıyorum. Kitapta bir hikaye anlatılmıyor, daha ziyade bir kesit ve bu kesitte karşılaşılan toplumsal -muhtemelen evrensel- bazı çürümüşlükler anlatılıyor. İki kısma ayırmak gerekir, evet doğru bildiniz, Paris kısmı ve Londra
Paris ve Londra'da Beş Parasız
Paris ve Londra'da Beş ParasızGeorge Orwell · Can Yayınları · 20216,5bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
429 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Uğultulu Tepeler, 19. Yüzyıl İngiltere kırsallarında, Yorkshire’a bağlı olduğu bilinse de kurgusal isimlerle anılan bir bölgede geçiyor. Enteresan bir yüzyıl gerçekten, insanların kimisi uzun, sağlıklı bir ömür sürerken; kimisi otuzlu yaşlarına varmadan veremden veya başka hastalıklardan ölüyor. Kitabın yazarı da ikinci gruptakilerle aynı kaderi
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Antik Kitap · 201442,8bin okunma
78 syf.
·
Puan vermedi
·
6 saatte okudu
Canistan, aynı yayınevinden okuduğum üçüncü Yusuf Atılgan eseri. Açıkçası ilk ikisini okuyalı bir hayli zaman geçmiş, Atılgan'ın tarzını unutmuştum, bugün neden bu kadar çok sevildiğini tekrar anladım. Aynı yaşlarda iki gencin, Tokuç Ali ile yanaşmaları Selim'in hikayesini anlatıyor, Canistan. Öykünün ilk bölümü hikayenin sonu aslında, sonra geçmişe gidip evrimlerini okuyoruz. Öykü 20.yuzyılın başında Ege köylerinde geçiyor. Zaman aralığı içerisinde Birinci Dünya Harbi, İttihat ve Terakki - Saray arasındaki mücadele ve Kurtuluş Savaşı'nın da ilk kısmı yer alıyor, tabi her ne kadar hikaye karakterlere odaklı olsa da dönemin olayları da şekillendiriyor. Kimsenin anlayamadığı bir sebep, aslında tüm yaşananlara yol açan. Üzerinden yıllar geçse de kurtulunamayan bir intikam isteği, göze göz, dişe diş, gurura gurur.. Hikaye köylerde, kasabalarda geçtiği ve köylünün de geçimi tarlası olduğu için tarla tımar hikayenin büyük kısmını oluşturuyor. E tabi Ege olunca bu bağ olarak karşımıza çıkıyor, bağla yatıp bağla kalkıyoruz. Normalde bunun beni sıkmasını beklerdim ama hikayeye öyle bir yedirilmiş ki konudan hiç kopmadan aynı hevesle okuyorsunuz onları da. Hikâyenin bir diğer güzel yanı ise Kırsaldaki kadın erkek ilişkisini yansıtış şekli. Gündüz beraber çalışıp gece sevişen, hayatı belli bir düzende giden karı-koca ilişkileri.. O kadar ki bu düzeni ya hastalık, ya ölüm bozabilir sadece. Velhasıl, bu bir oturuşta bitirmelik öyküyü (siz istemeseniz bile kendini bitirtir..) herkese tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar..
Canistan
CanistanYusuf Atılgan · Yapı Kredi Yayınları · 20175 okunma
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam