Erişilmemiş nice istek insanın ruhunu tatlı bir kederle doldururdu. Oysa ne kederde bir çare vardı ne de geçmişi düşünmekte. Ruhun varlığını duyması,kendini tazelemesiydi bu.
Çünkü sanat, yeryüzünde ve insanların içinde olup bitenleri,çöplük ve sarayı aynı hakikatten uzak ve güzelleştirici örtüye bürüyen ay ışığı gibi,tatlı bir yalan bulutunun arkasından göstermeye mecburdu.
-"Ama ben büyük bir ağaç istiyordum."
-"İyi düşün, Zezé. Henüz gencecik bir fidan bu. Bir gün koca bir ağaca dönüşecek. Seninle beraber büyüyecek. İki kardeş gibi iyi anlaşacaksınız."