Luna
Luna
@Lunaa12
78 reader point
Joined on May 2020
Ailesini kaybetmiş Dorian’ın hayatını anlatır kitap. Önceleri saf yürekli biri olarak anımsanan karakter zamanla kibir, ego ve b. kurbanı olur. Portresine aşık olan Dorian’ın gün geçtikce gençleşmesi ve portrenin de yaşlanması iyi bir mesaj olarak düşüne biliriz.
Yaptığı tüm kötülükler portresinde yer alırken onun da portre aşkı hiç bitmez. En çok korktuğu ise yaşlanmak. Dorian’nın arkadaşları Basil ve Henry’i kitabı okudukça daha iyi tanırsınız.
İnsan gözünü büyüleyen aşk para şehvet ve b gibi şeylere nasıl da çabucak yenik düşüyoruz.
Kendi içimizde nasıl bir kişiliğe sahibiz acaba?
Belki biz de aynalarda ya da fotoğraflarda kendimize bakmalı ve doğru olanı aramalıyız
Bazen bir romanın içinde olmak orada yaşamak istersiniz ya işte bu onlardan birisidir. Çün ki gerçek arkadaşlığı burada bulursunuz. Korkmadan güveneceğiniz biri bu romanda çıkar karşınıza. Gerçekten kalbinizde güzel bir duygu yaşamak ister misiniz? O zaman mutlaka okuyunuz. Hiçbir özet ve ya analiz yapmayacağım. Her kes farklı şekilde yorumlaya bilir ve bu yüzden kitabı okuyup kendiniz karar verin. İyi okumalar:)
“Hepimiz Gogol’un Paltosundan çıktık’ Dostoyevski.
Bu söz okuyucuyu hep heyecanlandırmıştır. Nedenini ise açıklamak o kadar da zor değildir. Çün ki yaşadığımız toplum para ile insanı üste çıkarır parasız insanı yerin dibine sokar.
Akaki Akakiyeviç de bu toplumda kaybedenler sırasında idi. Eski paltosu o kadar kötü durumda idi ki yenisini diktirmeğe mecbur kalır ve bunu da güç bela başarır. Yeni paltosu ile o kadar gururlu o kadar sevinçli dolaşır ki bu hırsızların dikkatini çeker ve onu çalarlar. Daha sonra polise gider ama bu adama kimse bakmaz hatta onu kınarlar bu durum Akaki’ni üzer ve öldürür....
Reader Follow Recommendations
O kadar yorulmuştum ki eseri bitirene kadar. Bazen sayfaları hızlı çevirip bitirmek istiyordum. Bazen de konunun derinliğine kapılıp bir hemi gibi sürükleniyordum sahile. Emma isimli bir kadının nasıl şehvet para ve aşk uğruna hayatını hiçliğe sürüklediğini görüyoruz. Bunun sonucunda eşinin ve çoçuğunun hayatını da mahvetmiş kendisi ise hep aradığı aşka ve paraya varamamıştı. Yazarın bize iletmek istediği aslında elimizdekilerle yetine bilmemiz ve gücümüzün dışında hayal kurmamamız. Eğer ki gücümüzün sınırları dışında bir hayal kurarsak işte bu bizi uçuruma sürükler.
Önceden söylemek isterim ki kitapta ayrıntılar çok dikkate alınmıştır. Ayrıntıyı seven kişiler rahatlıkla okuya bilirler.
Bir atın öyküsü diye düşünürseniz yanılmış olursunuz. Evet bir at ve sahibi ile ilgili olaylar cereyan ediyor fakat burada arkadaşlık ve dostluğun ne kadar derinlere ine bildiğini görürüz. Gülsarı isimli bir at ile Tanabay’ın hayatı ne kadar da yakın bir birine diye düşüneceksiniz.
Önceleri yarışlarda birinci olan, her tarafta ismi dolaşan Gülsarı sonralar nasıl da kimseler tarafından anımsanmayan bir at olur. Tam da Tanabay gibi....
Okuduğunuz zaman bir çok olayları karşılaştırır ve kendiniz için iyi bir analiz yapa bilirsiniz. Hepsini burada yazarsam okur için bir şey kalmaz :)
İyi okumalar
