Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

MEM ARYAN

Böylece konjonktürel olarak normalleşme dönemleri ve görece liberal denilebilecek iyileşme süreçlerine rağmen Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürdistan yönetimine, 1920'lerden başlayarak her türlü isimler altında ve türlü gerekçeler (eşkıyalık, irtica, bölücülük, terörizm, komünizm vs.) gösterilerek esas olarak olağanüstü hal rejimleri ve bunun gerektirdiği baskı ve şiddet politikaları damgasını vurmaktadır... #NaifBezwan
Reklam
Tarihi, değişim ve devamlılığının birliği olarak tanımlayan Adorno "vahşetten beşeriyete doğru giden evrensel bir insanlık tarihi yok, fakat sapandan hidrojen bombasına doğru bir tarih var" diyerek tarihsel değişimi doğrusal ve soyut bir kavram olarak ele almak yerine onun niteliği ve içeriğine odaklanması gerektiğini hatırlatır... #NaifBezwan
Hegel 1802 yılında "Almanya Anayasasına Eleştiri" başlığıyla yazdığı bir el yazısında "Almanya artık bir devlet değil" ( Deutschland ist kein Staat mehr) sözleriyle çarpıcı bir girizgâh yapar. Hegel bunun nedenini esas olarak anayasa kavramının bilinen devlet öğretilerine dayandırmanın zorluğuna işaret ederek kendine özgü veciz üslubuyla "Kavramı olmayanın kendisi de yoktur" diye ekler... #NaifBezwan

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Devlet şiddetinin farklı veçhelerinden biri olan, Cumhuriyet tarihi boyunca süregelen dil yasaklarının Kürt toplumu açısından nasıl bir sembolik şiddete dönüştüğü de tartışma konusu edilmiştir. Sadece yerin üstünde değil, yerin altında da bir şiddet tekeli yaratmak isteyen Cumhuriyetin, Şeyh Said'ten günümüze Kürt direnişçilerinin ölü bedenlerine yönelik uyguladığı "mezarsızlık" siyasetinin süreklileşmesi ve bu sıra dışı şiddet formunun gömülme, ziyaret, yas tutma gibi evrensel değerlere aykırı bir insandışılaştırma faaliyetine dönüştüğü tartışılmıştır...
Ölmüyorum yokluğunda Eskiyorum Eksiliyorum Bir bir kopuyor Yüreğime astıkların Gülüşün sonra Ve inancım En çok da sen kopuyorsun İlmeklendiğin yerimden Yüreğimden...
Reklam
Keder bu topraklarda kadınlar için kaderdir...
Bilmesek keşke İpe çekilmiş tek bir sesi Bilmesek Kıyama durmuş ağıtları Bilmesek Bu intihar çok ölümlü...
Yüzyıllardır dünyanın var olma sürecine çeşitli anlamlar yüklendi. Bence dünya, kadınların sırtında yaşamın yorgunluğundan oluşmuş kamburdan meydana gelmiştir...
Atları vurdular Gülleri Kelebekleri Vurdular zamanın aynalarını Ezgileri, dağ kırlangıçlarını Vurdular yalın ayak çocukları Vurdular bizi Yaylalar yoksunu Zulmün ellerinde...
Kimse bilmeyecek Uzun uzadıya üşüyecek sustuklarımız Göçecek Nisan soluksuz bir kederle Kimse bilmeyecek Bir Anka'nın kırık kanatlarında Üşüyecek sustuklarımız...
Reklam
Savaşların çıkış sebepleri değişken olsa da ham maddesi insandır...
Uçmayı yeni öğrenmiş bir yavru güvercindir Stîya Zînê...
Yüreğinde korkuyla yaşayanlar yaşamış sayılmazlar...
Yalnız kalmış, umudunu yitirmiş insan yarı ölü bir insandır...
"Belki anlatmak istediğimi anlatamam. Affedin kusurum olursa. Ben senin gibi zengin, okumuş bir insan değilim. Aslında insan da sayılmam. Çünkü her şeyden önce kadınım. Konuşmak istediğimde ağzının üstüne tokat yapıştırılanım yani. Dili kesilen... İş-güç bilmem, sokaklardan korkarım. Her şey günahtır, yasaktır. Bakma bu yaralı bereli halime. Çok güzel bir kadındım. Ama tüm güzelliğimden faydalandılar. Yağmaladılar gençliğimi. Bana kalan ise bir tortu şimdi. Bir kuklaya benzetebilirsin beni. Hayatımda ipler hep erkeğin elindedir. Baba evi, koca evi, hoca evi vardır. Benim evim yoktur. Kaderimi Allah değil, erkek belirledi hep. Nasıl yaşayacağımın kararında ilk ve son söz ona aitti hep. Ve şimdi sığınacak bir yer arıyorum. Gidecek yerim de yok..."
329 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.