Muhammet Oğuzhan Yalçın

1/10 puan verdi
Herkes yazmalı mı sorusuna bir cevap olabilir bu kitap. Ya da gerçekten her yazan, her eli kalem tutan, her yazdığı şeyi yayımlamalı mı? Yazan kişiyi araştırınca da şu soru ön plana çıktı; hangisi önemli; çok okumak mı nitelikli okumak mı? En azından bu soruları sordurttu diyemeyeceğim. Bu sorular zaten vardı, sürekli güncelliğini koruyordu ve bu üzeri yazılı kağıt parçalarının bir araya getirilmesiyle oluşmuş şey de bu soruların üzerine toz konmasına izin vermeden gündemdeki yerini korumasına yardım etti diyebiliriz.
Kimlink
KimlinkOğuz Aktürk · Aylak Adam Yayınları · 2023104 okunma
Reklam
128 syf.
2/10 puan verdi
Keşke...
Keşke... Keşke herkes çevirmen ve editör olmasa... Keşke her önüne gelen yayınevi kurmasa, kuramasa ya da her eseri basmasa... Keşke bunları denetleyen bir mekanizma olsa ya da en azından basmadan önce birine (sokaktan geçen biri bile olabilir) bir kez okutsalar kitabı... Keşke sanatı sanat yapan şeyler sanatçılara bırakılsa, her şey para için yapılmasa... Buradaki "keşke"ler uzar gider. Keşke kitapla ilgili bir şeyler yazmaya başlamadan önce bu tarz şeyler zorunda kalmasaydım... Zevaco'nun bu kitabı iyi mi kötü mü yorum yapmak zor. Edebi dilden uzak bir çeviri. Muhtemelen internet ortamında ulaşılabilecek herhangi bir otomatik çeviri aracı hem daha iyi çeviri yapardı hem de en azından bir üslup yaratırdı. Noktalama yanlışlarını, özne yüklem uyumsuzluklarını, çeviri hatalarını geçtim "imkansızdı" kelimesini "imkan sızdı" diye yazmak nedir lan diye sövdüğüm yerler oldu. "de", "da", "ki" gibi yanlış yazılmaya müsait olanların yanlış yazılmasını bir nebze anlarken kelimeyi yanlış çevirmek, yazmak ve son okumadan böyle geçmesi tam anlamıyla ciddiyetsizlikten başka bir şey değil. Bunun yanısıra çevirmen bir karakterin ismini bir kaç sayfa sonra unutmuş mudur ya da kafasına göre inisiyatif mi almış nedir Giovanni olan adam bir anda Civanni oldu, bu kadar kötü bir çevirinin ilerleyen sayfalarda doktor civanıma bağlaması muhtemel diye de düşünmedim değil. Kısacası okumayın. Sadece bunu değil rastgele çeviri yapan yayınevlerinin hiçbir çevirisini okumayın. Hem harcanan zamana, hem kendinize, hem harcadığınız paranıza, hem yazara, hem esere ayıp. Yazıktır ulan
Kara Şeytan
Kara ŞeytanMichel Zevaco · Dorlion Yayınevi · 20231 okunma
72 syf.
3/10 puan verdi
Çevirmen kurbanı
Herkes bir şeyler yazabilir, kendi hatalarının, kendi yolculuğundaki tökezlemelerinin bedelini ödeyebilir. Bu konuda sorun yok. Fakat okur ile yazar arasına çevirmen girdiği durumlarda çevirmenin görevi, eserin orijinaline sadık kalarak düzenlemek ve yazıldığı gibi edebi bir dille aktarmaktır. Bu kitapta gördüğüm en büyük hata; çevirmenin kitabı bir edebi metin gibi değil de düz bir metin gibi çevirmesinden kaynaklanmaktadır. "ve", "ki," de/da" gibi bağlaçların yerli yersiz kullanılması, metin akışına uymayan kelime seçimleri, cümle dizilimleri ile anlatıyı sürekli bölmesi... bu gibi etmenler okur ile anlatı, okur ile anlatıcı ve okur ile yazar arasına girerek eserin niteliğine zarar vermektedir. Bence bu kitapta karşımıza çıkan en büyük sorun bu. Burada suç sadece çevirmende değil. Çevirmen, eğer edebiyat ile yeterince içli dışlı olmayan birisi ise kitabı düz bir metin gibi çevirmiş olabilir. Burada asıl sorumluluk yayınevine aittir. Bu kitabı okuyan bir okur, yayınevi keşke kitabı bir kez gözden geçirip en azından orijinali ile karşılaştırsaymış diye düşünmeden edemiyor. Özetle; bu kitap Fernando Pessoa'ya olan hayranlığımdan ötürü radarıma girmişti ama birkaç sayfa okuduktan sonra %25 yazar, %75 çevirmen yüzünden hemen radarımın dışına fırlatıldı diye özetleyebilirim.
İyi Akşamlar Bay Soares
İyi Akşamlar Bay SoaresMario Claudio · Everest Yayınları · 021 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
160 syf.
9/10 puan verdi
Bukowski'nin Tanrısının Dört Büyük Kitabından Biri
Kitabın anlatıcısı Arturo Bandini ilk iki bölümde hayatının bir kesitini aktarıyor. Yazarın ve Bandini'nin okurla tanıştığı bu kısımda, anlatıcının hikayeyi gerçeklikten çok kurguyla tamamlayacağını sezinliyoruz. Üçüncü bölümle birlikte işler değişiyor ve bir yazar sanrısının ve iç monologunun içinde kıvranmaya başlıyoruz. Camilla karakteri ise Bandini'yi hem gerçek hayata bağlayan hem de gerçek hayattan soğutup kurguya yönlendiren karakter olarak hikayedeki yerini alıyor. Bandini, romanın başından sonuna kadar yazar hamuruna bulanmış ve bu yüzden de kibir ile nefret arasında sürekli salınımda olan bir karakter. Masumiyetin kötülüğe yoğrulduğu, buram buram göçmenliğin ve köksüzlüğün kokusunun hissedildiği, sadist ve mazoşist bir ilişki yumakları içerisinde kurgu ile gerçekliğin harmanlandığı ve tüm bunları gerilim vermeden naif bir üslup ile anlatıldığı bu roman, yazmayı kendine yaşama tutunma aracı olarak kullananların seveceği türden.
Toza Sor
Toza SorJohn Fante · Parantez Yayınları · 20244,867 okunma
192 syf.
4/10 puan verdi
Maalesef..
Öykülerdeki anlatılar gereksiz uzun ve gereksiz detaylarla dolu. Uzadıkça anlatıcının yanlış yapma durumu da artıyor. Çünkü yazan kişinin kurgulara tam olarak hakim olmadığı anlaşılıyor. Anlatıcıdan çıkıp yazan kişinin kendi sözleri ile müdahale ettiği onlarca yer var. Bazıları öykü bile değil. Anlatı var sadece. Öyküde bu kadar çok konuşan,
Divan Cadısı
Divan CadısıÖzlem Yılmaz · Everest Yayınları · 052 okunma
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam