Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kitap sever

Kitap sever
@Magca
Sıkı Okur
MKÜ
okuyup yazabiliyor
Ankara
Ortak paydada (kitaplar, sevgi, saygı bir tutam insanlık) buluşalım..., 1992
60 okur puanı
Kasım 2019 tarihinde katıldı
Reklam
Hayat en çok saçlarını beğendiğin kadının peruk kullanması gibi...
Adalet, haklı, haksız, moda, trend, vs vs kalıplaşmış herşey ama herşeyin altında güç yatar. Doğanın kanunu öyle veya böyle güçlü olan ayakta kalır...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ee artık yeter sabah erken kalkacam diyorsun kitabı kapatıyorsun sonra masada duran başka bir kitap gözüne ilişiveriyor ilk sayfasını açıyorsun "... Negatif kişiler topluluğu: kendini topluma kabul ettirememiş aydınlar, toplumun acımazsızca dışladığı lümpenler, çaresizlik içinde intihara, cinayete sürüklenenler, delirmenin sınırlarında dolaşanlar. Alışılanın tersine 1marjinal insanlardır bunlar, olumsuz kahramanlardır." diye bir giriş karşılıyor seni gelde uyu uyuyabilirsem🤨
İngilizlere ayıp olmasın diye müfredattan dahi kaldırılan KUT'UL AMARE ZAFERİ nin 105 inci seneyi devriyesi kutlu olsun
Reklam
Asıl mesele kendin olabilmekmiş.. Ama kendin ol denildiğinde ne olduğunu biliyor musun!? Her zaman yeni olaylar karşısında değişmiyor muyuz?. Şuan iyi gelen belki sonrasinda kötü diyecegimiz bir şeydir.. Hem mesela diyoruz ya hep keşke şunu yap(ma)saydik diye... O zaman da aldigimiz ve keşke dediğimiz o karar anında kendimiz değilmiydik.. kendimizdik.. En nihayetinde her zaman en iyi kararı vermiyor muyuz . Tecrübelerimiz ne olacak peki? Asıl olan belki ne oldugumuza karar vermektir.. Kendini bilmektir... Ve şuan önemli nir sorun var benim için açıktım yaa
Hiç kimsenin görmediği ve göremeyeceği bir yerde devrilen bir ağaç devrilmişmidir, devrilmemişmidir... Aklımda deli sorular
Keşke herkes vijdanı kadar yaşasa...
Yalnızlık, yabancılaşma, tüketim ve şöhret açlığı.. Televizyon kanallarından boca edilen sayısız yalanla kirlenmiş, hiç bir şeyin dolduramadığı bir boşluk... Modern dünyanın ürkütücü çılgınları, medya-pop kültüründeki nevrotikler ...Kahramanlar anti-kahramanlar, sıradan insanlar en tepedekiler, hayatta her şeyi başarmış eleğini bir tarafa siktir etmişler , aşağıya tırmananlar, küfürbazlar, sahtekarlar, beyefendiler, hanımefendiler amaçsızlar, idealistler,tinerciler,psikopatlar, sadistler, parasızlar, pulsuzlar, doğuştan başarılılar, krallar , kraliçeler, soytarılar, bok adamlar.... Uzun lafın derin özeti insanlar.. ve taktıkları maskeler, maskelerin altında saklı kalmış ve kalacak olan o derin bulunamayan ben olma duygusu erdem, kendini bilememe tanıyamama.. Sürüdeki koyun olma dürtüsünü yenememe, okuyamama, görememe, düşünememe kendine gelememe. Kendin ol.. Kendin ol demeden önce tabi söylemesi gereken kendini tanı, kendini tanıyan kendisi olur kendine gelir. Çoğu insan kendine gel denildiğinde kime nereye gidiyordur acaba tanıdığı zannettiği hangi kendisi oluyor hangisiyle kandırıyor kendi kendisini. Kendileşemeyengillerin hepisine lafım Amannnn banane canım ☺️
Oğuzum Atay
Tutunamayanlar'da; "Kollarımı açıp tüm insanlığı kucaklıyorum.'' diyen Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar'da: "Bütün insanlığı kucaklamak isterken, neredeyse bu dünyanın altında eziliyordum." diyerek umudunu kesmişti insanlardan. Bu, hayatın en yorucu vazgeçişidir. Vesselam...
Reklam
Dostoyevski der ki: Akrabalar arasında zorunlu bir sevgi bağı vardır. Oysa ki sevgi öncelikle hak edilmesi gereken bir şeydir. İşte bu yüzden Akrabalar arasında ki sevgi samimiyetsiz ve iğrençtir. Veeee işte bu yüzdende ben bayram ziyaretlerinde odama kapanır hasta numarası falan yapar yılda bir kere gördüğüm ve beni oğluyla torunuyla hiç birini bulamadı mahallesinde bulunan x beyle karşılaştıran elimi öp elimi diye elini uzatan, kız yok mu kız daha işin yok anca okul valla işin yok gücün yok diye yorumlar yapan yada küçükken buda hiç ders çalışmaz vs vs illa beğenmeyecek ya çok çalışıyor anlamıyor heralde zeki değil bu diye yorum yapan akrabaları görmek istemeyişim normal bence sanki galiba sanırsam heralde olabilir yani ammaaannnnnnn boş koy gitsin be..
Ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimiz önemli. Kelimeler önemli değil önemli olan onlara yukledigimiz anlamlarda... Ve insanlar biz insanlar söyleneni unuturuz kelimeleri sarf edilen sözcükler davranışlar her şeyi unuturuz bir zaman gelir unuturuz Amma bir şey var ki asla unutmayız unutamayız hissettiklerimiz o yüz den ne hissettirdiğimiz dir aslolan. Ben gene açıktım galiba gidem yemak yiyam...
Söylediğini ve söyleneni anlayan düşmanı; söylediğini ve söyleneni anlamayan dosta tercih ederim...
Geçer
Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer, Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer, Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer, Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer, Gece gündüz yok olur, an-ı dem adem de geçer, Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi, Çağlıyan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi? İnleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi? Çevrilir dest-i kaderle bu şu'unun fili mi, Ney susar, mey dökülür, gulgule-i Cem de geçer, İbret aldın, okudunsa şu yaman dünyadan, Nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan. Niyyet-i hilkatı bul aşk-ı cihan aradan, Önü yoktan, sonu boktan, bu kuru da'vadan Utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer. Neyzen Teyfik.
Ruhsal sıkıntıların kaynağında, anlamsız insanlarla anlamlı ilişkiler yaşama isteği ve çabası yatar. Viktor Emil Frankl
Çağın hastalığı bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak.
Reklam
Sosyal medya hayatımızı çok değiştirdi. Sosyal medya olmasa birbirimize iyi dileklerde bulunamayacağiz, iltifat etmeyeceğiz, misafir geliyor yemek hazırlıyoruz misafir için değil. Oraya buraya fotoğraf atmak için sofra düzenine, yaptığımız yemeklere dikkat ediyoruz özen gösteriyoruz ne için sırf üç beş beğeni almak icin. Peki bu ne kadar doğru ne kadar samimi acaba? Aile ortamı olmayan var, belki o attığımız yemek fotograflarini yiyemeyenler var onlara karşı da sorumlu degilmiyiz. Aklımda deli sorular....
Albert Camus Yabancı isimli eserinde "insan eninde sonunda herşeye alışır diyor." Dostoyevski de suç ve cezada diyorki "Önce biraz ağladılar ama alıştılar şimdi, aşağılık insanoğlu herşeye alışır. Ve bir Türk atasözü de derki zaman herşeyin ilacıdır. Yani çok şey yapmamak lazım boş koy..
İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil. Prensibleri ve inançlarıdır. Albert Einstein