Medeni, kibar, görgülü biri. Vahşi doğasını eğitmiş, içindeki kurdu spasiyel köpeğe dönüştürmüş. Buna da ılımlı olmak diyor. Bunun gerçek adı sıradan olmaktır!
Birgün bir sergi gezerken bir resime denk gelirsiniz, hayat sizin için yeniden başlar...
Kürk Mantolu Madonna daha 5 dakika önce bitirdiğim,Sebahattin Ali'nin okuduğum ikinci kitabı oldu. İlk kitabı ' İçimizdeki Şeytan'ı da aynı bu şekilde heyecandan kalbim duracak gibi okumuş, sonunda yutkunamamıştım.
Kitap Raif Efendi ile Maria Purder'in yani bilinen adıyla Kürk Mantolu Madonna'nın aşkını elde olmayan sebeplerden dolayı farklı ülkelerde devam eden ve sonunda da ölüm denilen bıçak gibi keskin ve soğuk bir gerçek ile nihayetlenmesini anlatıyor.
Raif Efendi babasının sabun fabrikalarını geliştirmek maksadıyla Almanyaya sabun işinin nüans ve vecizelerini öğrenmeye gider. Burada bir resim sergisinde fotoğrafını gördüğü Kürk Mantolu Madonna ile tanışır. Bu tanışıklık ilerleyen zamanlarda çok samimi bir dostluğa, oradan da her ne kadar Maria Purder'ın inkarlarlarına rağmen büyük bir aşk ve ihtirasa dönüşür. Sonrasında Raif Efendinin babasının ölümü, kendisinin bu sebepten dolayı Berlin'den ayrılması, memleketinde akrabalarının ona kurduğu dolampalar derken... Kaçınılmaz ve ızdırapla dolu bir son... Herkes tarafından şiddetle okunmalı okunmaya teşvik edilmeli. Şuan kitabın tesirinden daha çıkamadım. İyi ki Sebahattin Ali gibi bir isim var olmuş. İyi ki 41 yıllık bir yaşamına onlarca öykü, hikaye, roman, şiir sığdırmış. İyi ki tanımışım. İyi ki okumuşum. Daha nice Sebahattin Ali romanlarında görüşmek dileğiyle...
"Şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum!"dedi. Bu eksik sana değil, bana ait... Bende inanmak noksanmış... Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanmadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum... Bunu şimdi anlıyorum.
Uzun zamandan beri ha bugün başlayacağım, ha yarın başlayacağım diyerek bir türlü başlayamadığım, açıkçası herkesin sevdiği çok beğendiği bu eseri acaba sevmezsem hoşuma gitmezse diye tereddüt duyduğum bu kitabı bugün bitirdim. Hemen hemen herkes tarafından bilinen ve sevilen bu muazzam eser beni içine alarak hapsetti büyüledi. Yaşar Kemal gibi Adana'nın Çukurova'nın her yerini karış karış gezmiş ırgatlık yapıp tarlarınında çalışmış olan Adana ile özümsenmiş olan yazar beni okurken betimlemeleriyle Çukurovada, Çukurovanın Dağlarında, çakırdikenli tarlarında, toprak kokan ovalarında, sazlıkarında adeta o an oradaymış gibi hissetmeme sebep oldu. İyi ki bu kitabı okumuşum. İyi ki Yaşar Kemal'i okumuşum.
İnce Memed 1Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202357,9bin okunma
"Ben, örgüt fobisi olan şu aptallardan değilim. Aksine her insan en az bir düzine örgüte üye olmalı. Devletin bu kadar güçlü olduğu bir memlekette bireyin kendini başka türlü savunma şansı yok."