Ali K.

Ali K.
@Makkkk
Sıkı Okur
Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz.
Rahibe okullarında okumuş kadınlar cinsel tacize, aşağılamaya uğramayı hayal ediyor; takım elbiseli, kravatlı üst düzey bürokratlar Romanyalı orospulara, sırf ayaklarını yalayabilmek için dünyanın parasını ödediklerini itiraf ediyorlardı. Oğlan çocuklarına âşık delikanlılar, okuldaki kız arkadaşlarına tutkun genç kızlar... Karılarının yabancılarla seviştiğini seyretmek isteyen kocalar, kocaları tarafından aldatıldığını sandığı anda mastürbasyon yapan kadınlar... Kapıyı çalan her tamircinin koynuna girme isteğini zor bastıran anvestilerle yaşadıkları serüvenleri ayrıntılı olarak anlatan iyi aile babaları.. Yani herkesin bir fantezi hayali bulunuyor.
Reklam
“Her şeyi kötü. Çünkü herkes hayal kurar da yalnızca pek az kişi hayallerini gerçekleştirebilirse, hepimiz korkağız demektir.”
Yalnızca iki yasak vardır, biri insanların, öteki ise Tanrı'nın koyduğu yasaklardır. Hiç kimseyi cinsel ilişkiye zorlama, çünkü buna ırza geçmek denir. Hiçbir zaman çocuklarla cinsel ilişkiye girme, çünkü bu en kötü günahtır. Bunların dışında özgürsün. Senin istediğinin tıpkısını isteyen biri mutlaka bulunur.

Reader Follow Recommendations

See All
İnsanlar farklı olmayı neden bu kadar korkarlar.
Rahibelerin hayallerinde cinsel fantezisini düşünmeden edemeyen genç kızlar..
Reklam
Kendim hakkımdan bilmediğim o kadar çok şey varki.
Seretonin azlığı insanın iş yaşamında dikkatinin dağılmasına, uykusuzluğa, iştahsızlığa, yaşamdan yeterince zevk alamamasına yol açıyormuş. Bu madde bedende hiç bulunmadığında ise kişi derin umutsuzluk, kötümserlik, bir gereksizlik duygusu. korkunç yorgunluk, endişeye kapılma, karar verme güçlüğü gibi belirtiler gösteriyormuş, bu da zamanla sürekli bir karabasana dönüşüyormuş ki sonu ya tam uyumsuzluk ya da intiharmış.
Şu anda seçeneğim olsaydı, her günümün aynı olmasının nedeninin kendim olduğunu daha önceden anlamış olsaydım, belki..
Erkeklere belirli bir miktar zevk vermeyi öğretmişti kendine, ne daha çok, ne daha az, yalnızca gerektiği kadar. Kimseye öfkelenmezdi, çünkü bu, belli bir tepki göstermek, düşmanla savaşmak, kin ve öç gibi hiç beklenmedik sonuçlara varacak durumlarla baş etmek anlamına gelecektir.
Reklam
“Sana bir öykü anlatacağım,” dedi Zedka. “Çok güçlü bir büyücü, bütün bir ülkeyi yok etmek ister, o ülke halkından herkesin su çektiği bir kuyuya sihirli bir madde atar. Kuyunun suyunu kim içerse. “Ertesi sabah, herkes kuyudan su çekip içer, hepsi de delirir. Yalnızca kraliyet ailesi, kendilerine ait özel bir kuyudan su çektiklerinden, sihirbaz da o kuyuyu zehirlemeyi beceremediğinden, delirmezler. Tabii kral çok kaygılanır, halkının sağlığını ve güvenliğini sağlamak için bir dizi emir verir. Ancak polisler ve müfettişler de halkın içtiği sudan içmiş olduklarından, kralın emirlerini saçma bulur, uygulamazlar. “Ülkede yaşayanlar kralın emirlerini duyduklarında onun çıldırdığına inanırlar, hep birlikte şatosunun önünde toplanıp tacını ve tahtını bırakması için gösteriler yaparlar. Umutsuzluk içindeki kral tahtından inmeye hazırlanırken kraliçe ona engel olarak der ki 'Gel, biz de o kuyunun suyundan içelim, o zaman biz de onlar gibi oluruz.’ “Ve öyle yaparlar: Kral ile kraliçe de cinnet suyunu içip ânında saçma sapan konuşmaya başlarlar. Bu durumda halk taşkınlığından dolayı pişman olur; öyle ya madem kral bu kadar bilgece konuşuyor, onu alaşağı etmenin bir anlamı yoktur. “Ülkede barış ve huzur yeniden hüküm sürer, bu halk komşularından epeyce farklı bir hayat tarzı benimsemiştir, ama kral ölümüne dek ülkesini yönetebilmiştir.” ....bu maddeyi içeren ilaçların kronikleşen depresyonumu geçirmesini istemekle birlikte, deliliğim devam etsin istiyorum; yaşamımı başkalarının istediği gibi değil de kendi hayallerime uygun biçimde sürdüreyim....
Biriyle evlenip o adamı sevmeye zorlayacağım kendimi. İkimiz birlikte bir geleceğimiz olduğu hayalini kurmayı başaracağız: kırda bir ev, çocuklar, çocuklarımızın geleceği. İlk yıl sık sık sevişeceğiz, ikinci yıl daha az; üçüncü yıldan sonra insanın aklına herhalde ancak on beşte bir gelir seks, aklına geleni ise ayda bir gerçekleştirir. Daha da beteri, hemen hemen hiç konuşmayacağız.
Ya Tanrı varsa? Binlerce yıllık uygarlık tarihi intiharı tabulaştırmış, tüm dinler bunu yasaklamıştı. İnsanoğlu yaşam mücadelesi vermeli, boyun eğmemeli. İnsanoğlu üremeli ve üretmeli. Toplumun çalışacak birilerine ihtiyacı var. Bir çift, aralarındaki aşk bitmişse bile birlikte kalmak durumundadır, her ülkenin askerlere, politikacılara, sanatçılara gereksinimi vardır. "Tanrı varsa, ki ben olmadığına gerçekten inanıyorum. insan aklının sınırları olduğunu da bilir. Yoksulluğu, haksızlığı, açgözlülüğü, yapayalnızlığı, bütün bu karmaşayı o yaratmadı mı? Mutlaka çok iyi niyetlerle girişmiştir bu işe, ama sonuçlar bir felaket. Tanrı varsa, bu dünyayı erkenden terk etmeyi seçen yaratıklara karşı cömert davranacaktır, hatta bizleri burada vakit harcamaya zorladığı için özür bile dileyebilir."
Kadınlar kendilerini öldürdüklerinde çok daha romantik yöntemler seçerler bileklerini kesmek ya da aşırı dozda uyku ilacı almak gibi.
İyi bir kadın erkeği etkiler, zeki bir kadın onda ilgi uyandırır, güzel bir kadın büyüler, anlayışlı bir kadın ise ona sahip olandır.
6.6k öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.