“Sözler her bakımdan ne kadar derin, ne kadar güzel olursa olsun, ancak kayıtsız insanlara tesir eder. Ama mesut yahut bahtsız olanları her zaman tatmin edemez, çünkü saadetin yahut bahtsızlığın en yüksek ifadesi çoğu zaman susmaktır.”
“Ben inanıyorum, hatta aslında biliyorum ki, insanın düşündükleri ve yaptıkları iyi ve güzel olan ne varsa, bunların hepsi hükümetlere rağmen vardır, onlar sayesinde değil.”
“Unutmayın ki, kentlerin surları köy evlerinin yıkıntılarıyla yapılır. Başkentte yükselen her sarayı gördükçe, bütün bir ülkenin yıkıntıya çevrildiğini görüyormuşum gibi gelir bana.”
Anlatamıyorum. Bulantıya benziyor bu, ama aynı zamanda onun tam tersi. Sonunda başımdan bir serüven geçiyor, kendimi sorguya çekince “kendimin kendim olmaklığımın ve burada bulunmaklığımın” başımdan geçtiğini görüyorum.