Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sena

Sena
@Maykbekowski
141 okur puanı
Aralık 2021 tarihinde katıldı
İnsanları tanımak için onların tavırlarını görmek gerekir. Toplum içinde onların konuşmalarını duyarız; sözlerini gösterirler ama eylemlerini gizlerler; ama tarihte ne oldukları ortaya çıkar ve haklarında olaylara göre bir kanıya varırız. Sözleri bile onları değerlendirmeye yardımcı olur. Çünkü yaptıkları söyledikleriyle kıyaslanırsa, hem ne oldukları hem de nasıl görünmek istedikleri görülür; ne kadar kılık değiştirseler, o ölçüde iyi tanınırlar.
Sayfa 324
Reklam
İnsanları bağımsız ve özgür yapan, bilek gücünden çok yüreklerindeki ılımlılıktır.
Sayfa 321
"...gerçek bir iyilik insanı nankör yapmaz."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aşırı çıkar amaçlı iyilikler daha az yaygın olsalardı, nankörlükler daha ender olurdu. Bize iyilik yapan herkesi severiz; bu, ne kadar da doğal bir duygudur! Nankörlük insanın yüreğinde değildir; ama çıkar oradadır; nankör minnettarların sayısı çıkarcı iyilikseverlerin sayısından daha azdır. Eğer armağanlarınızı bana satmak istiyorsanız, fiyat konusunda pazarlık yaparım; ama bunları verir gibi yapıp da daha sonra saptadığınız fiyat üzerinden satmak isterseniz, o zaman hile yapmış olursunuz. Armağanları paha biçilmez yapan bedelsiz verilmiş olmalarıdır. Yürek yalnızca kendi yasalarına uyar; onu bağımlı kılmak istemekle özgür, özgür kılmakla da bağımlı kılmış olursunuz.
Sayfa 318
Uzun süre aynı şeyleri göre göre bunlardan etkilenmez oluruz; alışkanlıkla her şeye alışılır. Bir şeyi çok görürseniz artık onu düşünmezsiniz; başkalarının acılarını bize hissettiren de yalnızca hayal gücüdür. Ölenleri ve acı çekenleri göre göre, papazlar ve hekimler katı yürekli olurlar.
Sayfa 314
Reklam
Üçüncü Özdeyiş ** Başkasının mutlusuzluğuna acıma, bu mutsuzluğun çokluğu ya da azlığı ile değil, bu mutsuzluğun acısını çekenlere karşı beslenen duygunun derecesiyle ölçülür.
Sayfa 303
Kimi durumların verdiği mutluluk, örneğin köy yaşamının mutluluğu etkiler bizi. Buralarda yaşayan o iyi yürekli mutlu insanları görmenin çekiciliği hasetle zehirlenmez. Gerçekten onlara karşı ilgi duyarız: Neden acaba? Çünkü bu huzur ve masumiyet durumuna inebileceğimizi ve aynı mutluluğu yaşayabileceğimizi hissederiz: Bu, iyinin kötüsü bir çözümdür ve bize mutluluğu elde edebilmek için ondan yararlanmayı istemek yeterlidir türünden hoş fikirler verir. İnsan zenginliğini görmekten, kendi malını seyretmekten her zaman haz duyar; bunları kullanmak istemese bile.
Sayfa 301
Ama siz Emile' ime bir bakın: Kendisini getirdiğim bu yaşa kadar ne hissetti ne yalan söyledi. Sevmenin ne demek olduğunu öğrenmeden önce kimseye, Sizi çok seviyorum demedi. Hasta babasının, annesinin ya da mürebbisinin odasına girerken ne yapması gerektiği ona hiç salık verilmedi; hissetmediği bir üzüntüyü hissediyormuş gibi gösterme sanatı da ona öğretilmedi; kimsenin ölümüne ağlıyormuş gibi yapmadı, çünkü ölmenin ne demek olduğunu öğrenmemişti. Yüreğindeki duyarsızlık tavırlarında da vardır. Kendisi dışındaki her şeye karşı ilgisiz olduğu için, öteki çocuklar gibi başkalarına ilgi duymaz; onu ötekilerden ayıran en önemli özelliği de ilgi duyuyormuş gibi görünmek istememesi ve onlar gibi ikiyüzlü olmamasıdır.
Sayfa 299
Yer altımızdan kayar, gök üstümüzden gider, şu tabiatın tek hakikati harekettir. O vakit insan, bir hasım gibi zaman karşısında müteyakkız olmalı, mekânın da ruhunun içinde hapsolduğu bedeninin de çıpası tarayan bir sandal gibi gece koyduğu yerde durmayacağını bilmelidir. Kerterizler, deniz fenerleri, demirden dağların çıkışını gösteren kurtlar, yosun tutmuş ağaçlar, anam babam pusulalar hepsi bunun içindir. Yaşamak zoraki bir yolculuktur. Önce bunu kabul etmek sonra buna malik olmak gerekir. Direksiyon varsa da fren sende değildir. Gözün Sahibi Kim?/Başar BAŞARAN
Sayfa 9
"...çocuğa düşüncenin değerlendirmesini öğretmeden önce onu bu konuda bilgilendirmekle işe başlarsanız, emin olun ki ne yapabilirseniz yapın bu düşünce çocuğun olacak ve artık onu yok edemeyeceksiniz. Bir genci aklı başında, iyi düşünen biri yapmak istiyorsanız, ona bizim düşüncelerimizi buyurmak yerine, onun düşüncelerini iyice geliştirmek gerektiği sonucuna varıyorum." Jean Jacques Rousseau/Emile
Reklam
İnsanlar karınca gibi üst üste yığılmak için değil, işlemek zorunda oldukları toprağa dağılmak için yaratılmışlardır; ne kadar çok bir araya gelirlerse, o ölçüde kokuşurlar. Vücudun sakatlıkları ve ruhun kötülükleri bu çok kalabalık olarak bir araya gelmenin kaçınılmaz sonucudur. İnsan, hayvanlar arasında en az sürü halinde yaşayabilen hayvandır.
Sayfa 39
**Kader düzelebilir ve yetingenlik ondan çok şey talep etmez; fakat ahmak her zaman ahmaktır ve ruhsuz bir hödük sonsuza dek ruhsuz bir hödük olarak kalır, isterse cennette çevresini huriler sarsın. "En büyük mutluluk, KİŞİLİKTİR."
Sayfa 53
Varoluşumuzun mutluluğu bakımından bilinç durumu kesinlikle en önemli şeydir. Zira dolaysız olan yalnızca bilinçtir, diğer her şey dolaylıdır, tamamıyla öyledir. Hayatımız bitkilerinki gibi bilinçsiz değil bilinçli bir hayat olduğundan, yani esas ve daimi koşul olarak bir bilince sahip olduğundan, bu bilinç durumunun ve kusursuzluk derecesinin, uygun ya da uygun olmayan bir hayat için en gerekli şey olduğu açıktır.
Çoğu talihsizlik, iyimserlikle desteklenen cehaletten kaynaklanır.
Sayfa 37
İyi özelliklerimizi ve güçlü yanlarımızı olduğu gibi hatalarımızı ve zayıf yanlarımızı da açıkça gördüğümüzde hedefimizi buna göre belirleyip ulaşılamaz olanı kabullenerek kendi bireyselliğimize ilişkin bilgisizliğimizin, yanlış kibrin ve bundan kaynaklanan haddini bilmezliğin kaçınılmaz sonucu olan tüm ıstırapların o en acısından, kendimizden duyduğumuz memnuniyetsizlikten kişiliğimizin izin verdiği en güvenli şekilde kurtuluruz.
718 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.