Gazap Üzümleri;
Dün bitirdim kitabı ama hemen yazmak istemedim. Bütün gece düşündüm olayları, insanları...
Kitabın teması bana göre "açlık". Ve o kadar başarılı bir şekilde işlenmiş ki.
Sanayileşme ile topraklarından koparılan insanlar, bankalar ve çarklar arasında ezilen insanlar. Büyük bir insanlık suçu işleniyor.
Kalifornia'nın bereketli topraklarında yetişen yüzlerce ürün, yüzlerce meyve ağacı, bu ağaçlarda yetişen, olgunlaşan binlerce meyve... Ama açlıktan ölen insanlar...
Kitap bir asır önce 20. Yüzyılda yazılmış ama görüyoruz ki bir asır sonra 21. Yüzyılda da değişen bir şey olmamış.
Örneğin ;
Rose of Sharon'un ölü doğan bebeğini John Amca gömmek yerine dereye bırakıyor. Ve öfkeli bir sesle, "Git de sen söyle onlara, yüzüp giderken parçalana parçalana anlat onlara. Ancak öyle konuşabilirsin sen. Oğlan mıydın, kız mıydın, onu bile bilemedik. Bilemeyeceğiz. Git artık, kal sokakta. O zaman anlarlar belki"
Tıpkı birkaç yıl önce cesedi sahile vuran Suriyeli Aylan Bebek gibi.
İkisi de topraklarından koparılmış bebekler, ikisi de insanlara büyük bir ders vermek için görevlendirildi...
Yüzyıllar değişse de olaylar değişmiyor. Açıklanması olanaksız bir insanlık suçu... Gazap Üzümleri her yönüyle büyük bir baş yapıt.