Arkadaşlığın temiz duygularını şehvetin pislikleriyle kirletiyordum,duruluğunu ahlaksızların kara sisleriyle karartıyordum; iğrenç ve utanç içinde olmama rağmen, aşırı bir kendimi beğenmişlikle kibar ve terbiyeli görünmeye çalışıyordum.
Henüz bitirdim kitabı, zevkli ve düşündürücüydü lakin Augustinus şahsımı pek yordu. Kendini, inançsız hâliyle bu denli alçaltan biri ancak aziz mi olabilir, dünya tesadüflerini reddetmek, yanıtlanamayan soruları boşluğa atmak niçin... sorularını getirdi aklıma.
Buradaysa hoş bir cümle var elbette, kutsal ve zor bir şey varsa bu da dostluktur. Ancak kendimizle, kendiliğimizle tanışıklığı da dostluk saymalı sanırım.
Keyifli okumalar. :)