Nazli akinci

Nazli akinci
@Medusaeyes
1995
6 okur puanı
Şubat 2023 tarihinde katıldı
Bir yol üstünde, güneş vurmuş bir güzel şatonun aklığı beliren geniş bir bahçenin parmaklığı ardında, çok süslü bir kır giysisi giymiş, kanlı canlı, güzel bir çocuk duruyordu. Lüks, kaygısızlık, alışılmış zenginlik görünümü, bu çocukları öylesine güzelleştirir ki sıradanlığın ve yoksulluğun çocuklarının hamurundan değil de bir başka hamurdan yapılmışlar sanır insan.
Sayfa 40 - İş bankasıKitabı okudu
Reklam
Yönetimin din adamlarının elinden askerlere geçmesi, toplumsal artının da onların denetimine geçmesi demekti. Bu aynı zamanda üretim araçlarının din adamlarınca ortak yönetildiği bir "kamusal mülkiyet" düzeninden (ya da "sınıfsal denetim" düzeninden) bir tür "özel mülkiyet" düzenine geçiş anlamına geldi. Yeni elde edilen topraklar artık tapınağın denetimine bırakılmaz oldu. Ama, asker- ler, (eşitsizlikçi) düzenin sürdürülmesinde dinin ikna gücünün zor kadar etkili ve gerekli olduğunu kavradılar. Anlaşılan din adamlarının asker kralların yönetimini (tanrının da onayladığını söyleyerek) yasal göstermeleri karşılığında, tapınakların eski mülklerini ellerinden almayıp din adamlarında bıraktılar. Hatta ("vakıf" kurumuyla, "devlet içinde devlet" gibi, mülkleri kadar tapınak çalışanlarını (eskisi gibi) yönetmelerine karşı çıkmadılar. Böylece, din adamları yönetici kadroları ellerinden kaçırmış olmakla birlikte, egemen katmanların ve yönetici kadroların avukatlığını üstlenerek, yöneten katmanın bir dalını oluşturma durumlarını sürdürebilmişlerdir.
Sayfa 51 - Bilim ve sanat yayın evi
İnsan, madde ile ruhun buluşma mevkiidir. Madde olmak itibariyle mukadder, ruh olmak itibariyle serbesttir.
Sayfa 80

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Midesinin hemen üstünde bir ağrı vardı, tekinsiz bir düşünceyi andıran bir endişe. Weltschmerz (Welshrats* derdik eskiden), yani dünyanın kederiydi: Bir gaz gibi yükselerek ruha nüfuz eder, umutsuzluk yayar, öyle ki, neden kaynaklandığını arar, bulamaz insan.
Sayfa 196 - Sel
Bertrand Russell'in önermesi, 'Dünya bir saniye önce yaratıldı. Bir insana bunu sezindirecek duygunun kaynağı neydi? Russell: 'kafanızı taştan bir duvara çarptığınız zaman bile aslında duvara dokunmazsınız,' der. 'Siz, bir şeye dokunduğunuzu sandığınız zaman, bedeninizin çarptığını sandığınız bölümünü meydana getiren elektron ve protonları, dokunduğunu sandığınız cismin bazı elektron ve protonları tarafindan çekilir ya da itilir, ama fiili bir temas yoktur. Başka elektron ve protonlara yaklaşmaktan dolayı kendinizdeki elektron ve protonlar rahatsız olur. Ve bu ba sinirler yolu ile beyne iletirler, beyinde meydana gelen etki, dokunma duyumuz için gerekli olan etkidir... kısacası biz insanlar, hayatımız boyunca beynimizdeki bu sanrıları yaşayıp dururuz. Plasebo etkisi, aslında hastalığı insan kendisi yaratır ve kendi yok eder. Doğrudan doğruya fizik bilimiyle ilgili olarak söyleyebileceğimiz şey şimdiye kadar bedenimiz dediğimiz nesnenin adında, hiçbir fiziksel gerçeğe tekabül etmeyen incelikle işlenmiş bilimsel bir yapı olduğudur. Zihin, bedenin bir türümüdür, beden ise zihnin bir icadı. Bunun doğru olamayacağı apaçıktır, dolayısıyla ne zihin, ne de beden olan ama her ikisinin de kendisinden çıkabileceği başka bir şey aramamız gerekiyor.
Sayfa 249
Reklam
Reklam
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.