... "Geçen sene bir vakitte kalmış, elbiselerimi giyiyordum. Kapıdan bir hayvan girdi. Önce köpek zannettim. Bana doğru gelmeye başladı. Baktım kurt. Ozaman kendi kendime 'Bu hayvanın niyeti ne olabilir?' diye düşündüm.
Kurt, karşımda durdu ve bana bakmaya başladı. Yarım saat kadar öyle bakıştık durduk. Sonra döndü, çekip gitti. Brn onun bu hâlini şöyle değetlendirdim. Sanki kendi kendine şöyle diyordu: 'Bu kadar yanında durdum. Bana bir ikramda bulunmadın. Ben de sana minnet etmiyorum. İşte gidiyorum. Asıl rızık verici olan Allah' ın sofrasında rızkımı arayacağım'
Görüyorsunuz ki elimizde hiç bir silah yok. Eğer bu hayvanlar başıboş bulunsalar, Allah'ın iradesi dışında kalsalat, hepimizi paramparça ederler. Onun için korkmayın, het şey Allah'ın emriyle hareket ediyor.
On sekiz sene ağır bir hastalığı sabırla çekmişti. Hiçbir zaman, en ufak bir şikayette bulunmamıştı. Bir gün hanımı kendisine,
- Cenâb-ı Hakk'a dua etsen de bu dertler bitse, çektiğin hastalığın gitse olmaz mı?demişti.
Hz. Eyyüp ona şu cevabı vermişti:
- Benim bolluk ve refah içinde yaşadığım müddet 80 senedir. Bu darlık ve sıkıntı zamanı ise, o müddete henüz erişmemiştir. Bu durumda ben Allah' tan utanırım. O'na nasıl dua ederek bu hâlin üzerimden gitmesini isterimm...
Rabbim bize Hz. Eyyüp (a.s)'ın sabrını versin. Amin
Rüyasında kıyamet kopmuş, dünya yeniden diriltilmiştir. Genç said, bu esnada Hz. Peygamberi (s.a.v) nasıl görebilieceğini düşünmektedir. Sonunda sırat köprüsünün başında aklından şöyle geçirir:
" Herkes oradan geçer, ben de orada beklerim."
Sırat köprüsünün başında beklemeye başlar. Orada bütün peygamberlerle karşılaşır ve hepsinin ellerini öper. Sonunda Hz. Muhammed (s.a.v) gelir.
Genç said, O'nun elini öper ve O'ndan ilim talep eder. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v) :
- Ümmetimden sual sormamak şartıyla saba kur'an ilmi verilecektir, der.
Allah'ım bizede kuran ilmini verir inşallah kuran ın ahlakıyla yaşamayı nasip etsin bize. Amin
Said 'in ilk hocası onun meziyetlerine hayran olur. Bu aileyi tanımak için Nurs' a gider. Said'in evine varırlar. Bir süre sonra said'in babası tarladan döner;ancak ineklerinin ağzı bir örtüyle kapatılmıştır. Bunun üzerine Said'in hocası:
- Bu hayvanların ağzını neden bu şekilde bağladınız diye sorar.
Mirza efendi şu cevabı verir:
- Efendim, bizim tarla biraz uzaktır. Yolda gidip gelirken birçok kimsenin tarla ve mahsulünden geçiyorum. Eğer bu hayvanların ağzı bağlı olmazsa, yabancıların mahsullerinden yeme ihtimalleri var. Ekmeğimize haram lokma karışmasın diye böyle yapıyorum.
Sıradan insan, sonsuz yaşamı zemin kabul ederek günlük yaşamını anlamdırırken, savaşçı her an ölüm bilincini zemin kabul ederek, günlük yaşamını anlamdırıyor...