Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mehmet Aydemir

Gazze direniyor, ya biz...
Aslında sesimizi kesip suçumuzu itiraf etmemiz, nedametle boyun bükmemiz gereken bir durumdayız. Kurduğumuz her cümle sanki dönüp önce bizim yakamıza yapışıyor, insanlığımızı şöyle adamakıllı bir silkeliyor gibi geliyor bana. Gökhan Özcan
Reklam
İnsanın Aslan 'a nasihati: Sık sık denetlesin yüreğini, En ufak bir kibir görse içinde, Bıraksın her şeyi, atsın kendini çöllere.
Sayfa 53
Hud Peygamber kavmine şöyle diyor: "Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tövbe edin ki, üzerinize bol bol yağmur göndersin ve gücünüze güç katsın. Günahkârlar olarak yüz çevirmeyin." (Hûd Süresi 52. Ayet) Rabbimiz, yağmurun yağması ve gücümüzün artmasını Allah'tan af ve mağfiret istemeye bağlamış. Yani bireysel ve dolayısıyla toplumsal olarak hayatımızda bir şeyler iyi gitmiyorsa bakacağımız yer o kadar açık ki...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Altı buçuk ayı geride kalan ama asırlar sürmüş kadar uzun bir kahır tarihi yazılıyor Gazze’de. Gazzeliler içinse acılarla büyüyen bir yiğitlik manzumesi bu. Onların tuttuğu cephe, insanlık cephesidir. Orası kaybedilirse, belki de bizim şu aciz insanlığımız yetmez kaleyi ayakta tutmaya! Gökhan Özcan
Gazze, gözümüzü kapadığımızda bile kaybolup gitmemeli bir an zihnimizden, hafızamızdan. Bu yarayı tenimizde değil, içimizde taşımalıyız. İçimizi acıtmalı. Ve biz içimizin o acıyan yerine tutunarak yaşamalıyız. Aksi halde, ilahi suale cevap verebilmekten aciz düşeriz. Belki bu dünyada kaçabiliriz böyle yakıcı suallerden ama malum, kaçılamayacak bir sonu var hayatlarımızın. Gökhan Özcan
Reklam
Aradan altı aydan daha fazla bir zaman geçti, Gazze’de olan hiçbir şey eskisi kadar etkilemiyor artık insanları deniyor. Öyle mi? Keşke değil diyebilsem! Gökhan Özcan
Popüler kültür bize hızlı olmayı öğretiyor. İyi olan değil, hızlı olan kazansın. Hızlı koşan, hızlı ihanet eden, hızlı ayak uyduran... Her şeyin bir an önce olmasını istiyoruz. Çabucak zengin olmak, çabucak yükselmek, kalfa olmadan usta olmak... Sadece çabucak ölmek istemiyoruz. Hatta hiç ölmek istemiyoruz. Mümkün olsa ömrümüzü uzatmak için canımızı vereceğiz. İbrahim Tenekeci
Mehmet Aydemir
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Kelile ve Dimne
Kelile ve DimneBeydeba
8.1/10 · 6,4bin okunma
Bir dahaki seneye Ramazan Bayram namazını özgür Mescidi Aksa'da kılmak duasıyla... Bayramınız mübarek olsun.
Zaten ülkemizde oruç tutan çoktur ama namaz kılan azdır. Sebep, eh oruç bir ay işte, nasılsa geçiyor. Namaz disiplin işi. Mustafa Kutlu
Reklam
Gazze’yi Unutmayın!
Gazze için bir şey yapamıyor olmanın aczinden daha kötü bir şey varsa, o herhalde Gazze’yi hatırında bile tutamamak olmalı! “Gazze’yi Unutmayın!” çağrısını her duyduğumuzda utanmalı, yerin dibine girmeliyiz. Hiç değilse içimizden canhıraş bir itiraz yükselmeli ve “Nasıl unutabiliriz ki!” diyerek ayağa kalkmalıyız. Olmuyor sanki böyle... Olsaydı, bu kadar hatırlatma herhalde gerekmezdi. Gökhan Özcan
Hadiseler bize bir şey söylüyorsa, ki mutlaka öyle, belli ki bu defa bize acziyet ve çaresizliğimizi söylüyor. “Bunlar neden bizim başımıza geliyor?” diye sormak gerek öyleyse... İsyankarlıkla değil, Suçunu bilen, acziyetini itiraf eden, nadim olan, boyun büken bir idrakle... Şahidi kılındığımız bütün bu acıların bize bırakacağı en öğretici ders bu belki de... Gökhan Özcan
Lisanın iddialı kelimelerle konuşmasına fazlasıyla alıştığımız bir devirde yaşıyorduk oysa biz. Bu kahredici gerçekler, büyük iddialarımızın insanı olamadığımızı yüzümüze vurana dek. Şimdi birer cevap denkleştirmek için elimizi uzattığımız kelimeler bizden kaçıyor artık. Gerçekten çok acı bir şey bu! ‘İnsanlık’ bir uçtan bir uca incitilir, katledilirken, masumların hukuku bu kadar ayaklar altına alınırken, kötülük bu kadar pervasızlaşabilirken, bizim her şeye bu kadar seyirci olmamız, bu cendereyi kıracak bir çare üretemiyor oluşumuz gerçekten çok acı, çok yakıcı bir şey! Gökhan Özcan
Son birkaç ay boyunca şahit kılındığımız hadiseler, hayatın önümüze çıkardığı sorulara makul bir cevap bulmakta en çok zorlandığımız zamanları yaşatıyor bize. Acziyet ve çaresizlik en çok kullandığımız ama içlerine sığınmakla kahra garkolduğumuz kelimeler oldu. O kadar bariz bir acziyet içindeyiz ve çaresizliğimizi açıklamak o kadar müşkül bir şey ki, her lisan utancından kendini sessizliğin ellerine bırakıyor artık. Gökhan Özcan
Aslında bizim sıkıntımız, neyi yanlış yaptığımızı bilmiyor oluşumuz değil, yanlışlarımıza zamanla alışıyor olmamız. Gökhan Özcan
667 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.