Asr-ı saadet dendi o asra. Oysaki onun(s.a.v) çilesini konuştuk hep, hem yetim idi hem öksüz. Yoksulluk içinde büyüdüğünü, Taif'te taşlandığını, hicrette bir ömür geçirdiğini, muhacir olduğunu, savaşlar, evlat acıları, hakaretlere maruz kaldığını konuştuk hep nasıl oluyor bu kadar zahmet, meşakkat çileli bir asır saadete dönüşüyor. Demek saadet İMAN hakikatiylemiş ferahlık, refah maddiyat ile değilmiş, sır kahrında hoş lütfunda hoş teslimiyetindeymiş.