Tüm diller ve edebiyatlar, yaşamla ilgili, hem onun ne olduğuyla hem de insanın yaşamda nasıl davranması gerektiğiyle ilgili genel gözlemlerle doludur; bunlar herkesin bildiği, herkesin yinelediği ya da onaylayarak dinlediği, doğruluğu, kendinden menkul savlar olarak algılanan ama insanların gerçek anlamını genellikle ancak acı bir deneyim sonunda kavradığı gözlemlerdir. İnsan beklenmedik bir talihsizliğe ya da hayal kırıklığına uğradığında, tüm yaşamı boyunca bilmiş olduğu bir atasözünü ya da deyimi anımsar ve anlamını daha önce şu anda hissettiği gibi hissetmiş olsaydı bu felaketin başına hiç gelmemiş olacağını düşünür. Tartışmanın olmaması dışında da nedenleri vardır bunun elbette: