Melek Sezer

Melek Sezer
@Melek1414
Flectere si nequeo superos acheronta movebo! ‘’Earth to earth, ashes to ashes, dust to dust.’’ ‘'Hürriyet, şuurun cevheridir, şuur da insanındır.’’
Marmara Üniversitesi -Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler
Lisans
İstanbul
163 reader point
Joined on March 2021
Sabitlenmiş gönderi
‘’Çünkü siyasete, olabildiğince iyi yetişmelerini sağlamak üzere gençlerden başlanmalıdır. İyi bir çiftçinin önce körpe fidanlara, sonra diğer ağaçlarla ilgilenmesi gibi! Kuşkusuz Meletos her şeyden önce, dediğine göre genç fidanlara zarar veren bizleri temizliyor. Yaşlılara da ilgilenmeye başladığında polis’e ne kadar büyük yararı olacağı ortada.’’
Reklam
Yalnız bir lehçe ile konuşan ya da ulusal bir dili şöyle böyle anlayanlar zorunlu olarak dünya tarihine egemen olan büyük düşünce akımlarının karşısında az çok sınırlı, taşraya özgü, fosilleşmiş ve zamanın gerisinde bir dünya sezisinin adamıdırlar. İlgileri az çok bağlı oldukları meslek gruplarının ekonomik kazançlarıyla sınırlı bir nitelik taşır; evrensel değildir. İnsanın çeşitli kültür varlıklarını tanıması için birkaç yabancı dili öğrenmesi her zaman olanaklı olmaz, ama hiç olmazsa kendi ulusal dilini iyi öğrenmesi gerekir. Büyük bir kültür ancak yine büyük bir kültürün diliyle aktarılabilir; bu demektir ki, tarihsel gelişimi ile zenginleşmiş, karmaşıklaşmış bir ulusal dil, herhangi bir büyük kültürü aktarabilir ve böylece dünya çapında bir anlatım olur .Fakat bir lehçe bunu yapamaz.
İnsan, yukarda denildiği gibi değil de, kendi dünya görüşünü eleştirici bir tutumla, bilinçli olarak kendisi mi yoğurmalıdır? Yani, benimsediği görüşü ve kendi eylem alanını, beynini işleterek kendi seçmeli, dünya tarihinin gelişmesine etken olarak katılmalı, dışardan öz kişiliğine vurulan bir damgayı benimseme yerine kendi kendisinin kılavuzu mu olmalıdır?

Reader Follow Recommendations

See All
Bu, aynı zamanda, halk felsefesinde donup kalmış olduğu ölçüde bugüne kadar kotarılmış olan bütün felsefelerin de eleştirilmesi anlamına gelir. Eleştirici işleme girişmenin başlangıcı insanın gerçekte ne olduğunun bilincine ermesi, "kendini bil" ilkesinin benimsenmesidir. Bu ilke, bugüne kadar akıp gelmiş bulunan ve her birimizde tartışmasızca kabul ettiğimiz sayısız izler bırakmış olan bir tarihsel sürecin ürünü olarak düşünülmelidir. İlk adımda yapılması gereken şey, kalıntıların bilançosunu düzenlemektir.
1. Hiçbir toplumsal kuruluş, kendisinde gelişen üretici güçler daha sonraki bir harekette yerini bulmadıkça, yok olmaz; 2. Toplum, çözümlenmesi için zorunlu olan koşulları daha önceden doğmamış olan ödevleri yüklenemez, v.b. Bu ilkelerin bütün genişlikleriyle eleştirel bir görüşle işlenmesi ve bütün mekanizm ve fatalizm tortularından arınması gereği kendiliğinden anlaşılır.
Sayfa 267Kitabı okudu
Reklam
Disiplinimiz komutanlarla basit askerler arasındaki kaynaşmaya dayanıyor ki, bu da izlediğimiz sistemden kendiliğinden doğar. Bu sistem, uzun süren çetin bir savaş zaferle sonuçlanıncaya kadar pek güzel dayandı; böylesine dikkate değer bir disiplin geleneğini bütün ulusa yaymış olması faşist rejimin meziyetidir. Stratejik anlayışın ve taktik operasyonların temel düşüncesi, her bireyin disiplinine dayanır. Savaş bize birçok dersler verdi, bu arada barış zamanı hazırlığıyla, savaş gerçekliği arasında derin bir uçurum olduğunu öğretti. Şu da bir gerçektir ki, hazırlık ne olursa olsun, iki tarafın arasında yeni sorunlarla karşılaşırlar ki, bu da onları ummadıkları durumlar karşısında bırakır. Bundan, daha önceden bir strateji anlayışına sahip olmanın yararsız olduğu ve son savaştan hiçbir ders alınmadığı sonucu çıkartılmamalıdır. Bundan bir savaş öğretisi elde edilebilir; bu da hem bir düşünce aracı hem de karşılıklı anlaşmayı sağlayacak bir dil birliğine varılabilir demektir. Şayet, öğreti birliği yozlaşarak şematizme kayma tehlikesi gösterirse hemen ve hızla buna tepki gösterilir; bu da, çok kere tekniğin ilerlemeleri sayesinde taktiğin yenileştirilmesiyle sağlanır. Böyle bir düzenleme sanıldığı gibi ne statiktir, ne de gelenekseldir. Gelenek sadece bir güç olarak dikkate alınır ve düzenlemeler sadece bir değişiklik isteğiyle değil, fakat bunları gerçeklikle uyumlu kılmak için yapılır.
Sayfa 252Kitabı okudu
Daha önceden gerekli ve yeterli koşullar yoksa ya da bu koşullar doğuş ve gelişme halinde değilse, bir toplum herhangi bir harekete girişemez; Bir toplum, ilişkilerinin özünde bulunan bütün yaşam şekillerini geliştirmemişse, ortadan kalkmaz ve yerine başka bir toplum gelmez.
Sayfa 231Kitabı okudu
Diplomat elle tutulur gözle görülür gerçekliğin dışına çıkamaz. Çünkü onun kendisine özgü olan işi yeni dengeler kurmak değil, belirli hukuksal çerçeveler içinde, zaten var olan bir dengeyi olduğu gibi tutmaktır.
Sayfa 228Kitabı okudu
Olayları olmadan önce görmek, şüphesiz ki şimdiki z ve geçmişi hareket halinde görebilmek yani sürecin temelli v sürekli öğelerini doğrulukla görebilmek, tanıyabilmektir. Fakat olayları önceden görebilmenin tamamıyla "nesnel" olabileceğini düşünmek saçma bir şeydir. Belirli olayları önceden görenlerin, başarmak istedikleri bir “program”ları vardır ve aslında da öngörü bu başarının öğelerinden biridir. Bu da öngörünün keyfi, gelişigüzel ya da sadece belirli bir amaçla yapıldığı anlamına gelmez.
Sayfa 225Kitabı okudu
Mademki elverişli koşullar zorunlu olarak gerçekleşerek, insanlığı daha iyi bir yaşama kavuşturacak olayları önüne geçilmez bir şekilde doğuracaktır, öyleyse bu durumları önceden tasarlanmış bir plana göre, irade gücüyle meydana getirmeye çalışmak yalnız boş bir çaba değil, aynı zamanda tehlikelidir de.
Sayfa 224Kitabı okudu
Reklam
Çok yaygın olan bir önyargıya göre; eğer şeyler varsa, var olmaları "doğal" dır ve var olmaktan başka bir şey yapamazlar; bundan başka bizim reform girişimlerimiz, kısa sürseler bile, yaşamı durdurmaz; çünkü geleneksel güçler etkilerini sürdürecek, daha açıkçası yaşamı sürdürecektir.
Sayfa 212Kitabı okudu
Ordusuz komutan olamayacağı doğrudur. Yalnız; bir orduyu kurmak, komutanları meydana getirmekten daha kolaydır. Bundan başka komutanları yok edilen bir ordu yok olur. Ama, ortada bir şey yokken bile, aralarında anlaşmış, elbirliği etmiş, aynı amaç etrafında birleşmiş komutanlar kısa zamanda bir ordu kurabilirler.
Sayfa 206Kitabı okudu
Politika sürekli eylemdir ve ekonomiyle özdeşleştiği ölçüde, sürekli örgütlerin doğmasına yol açar. Ama ekonomi, politikadan farklıdır da. İşte bunun için ekonomi ve politikadan ayrı ayrı söz edilebilmektedir.
Sayfa 191Kitabı okudu
Bir prens, hükümet adamlarının gelenekleri arasında doğarsa, sülale ve aile çıkarlarının egemen olduğu böyle bir çevrede edindiği eğilim sayesinde, gerçekçi bir politikacının niteliklerini kazanır.
Sayfa 187Kitabı okudu
Çağdaş prens, düşünce ahlak alanında bir reformu geliştirip örgütlemelidir; bu da, ulusal-halkçı kamusal iradenin çağdaş uygarlığın üstün ve topyekûn bir şeklini gerçekleştirmek üzere, ileriki gelişmesine yol açmak anlamına gelir
Sayfa 182Kitabı okudu
Şu da var ki “mit” en iyi ifadesini/Sorel'e göre kamusal bir iradenin örgütlenmesi olarak sendikada bulmaz; bu, kendisini sendikanın eğiliminde ve hareket halindeki kamusal iradede bulur. Bu, en üstün derecede gerçekleşmesi genel grev olan pratik eylemdir. Yani bir “pasif davranıştır”; yani olumsuz ve ilkel nitelikte bir eylemdir (Olumlu niteliği ancak birleşmiş iradelerde gerçekleşmiş olan anlaşma verebilir).
Sayfa 179Kitabı okudu
1,253 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.