Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.40
Melek Karga
Melek Karga
@Melekkrgaa
758 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
256 syf.
·
Puan vermedi
“En son ne zaman kendinize kendimizi sordunuz? Kimin kurallarına, doğrularına, gerçeklerine, yorumlarına, algılarına veya yargılarına göre hayatınızı yaşıyor veya inşa ediyorsunuz?”
İle başlıyor kitabımız. Soralım bakalım kendimize gerçekten kendi doğrularımız, fikirlerimiz için mi yaşıyoruz, yoksa toplum ve çevremize göre mi şekilleniyoruz?
“Kendim olmadığım fakat kendimmiş gibi hissettiğim “mış”lı bir yaşam!”
Kitabımız 23 başlıktan oluşuyor, kavramlar açık ve örneklerle fikir yürütülebilir, sorgulanabilir şekilde bizlere aktarılıyor. Tabii verilen örneklerde, deneylerde QR kodu ile izleyebilmemiz sağlanmış. Bu ayrıntı benim için çok hoş :)
Genel olarak kitabımız toplumsal, bireysel sorunları ele alarak bunları nasıl çözümleyebiliriz üzerinde durmuş. Bazı cümleler ile içsel dünyamıza da giriş yapıyor :)
İş hayatı üzerinden gidilerek örnekler verilmesi, bu kavramların kişisel ve sosyal hayata yansıtılmasını sevdim.
Kitapta sevdiğim bir kaç başlığı da sizinle paylaşayım :)
”Neden” i Anlamak
“Başarısızlık üzerinden gidersek neden kaybettin?”
Kartvizitsiz Olabilmek
“Unvanlar değil, gerçek olan sizsinizdir. Siz, tüm o kartvizitlerden daha büyük kimliklersiniz!”
Eleştiri Algısı ve Filtrenin Oluşturulması
“Eleştirmek kavga etmek değildir.”
Yazarımıza kitap için teşekkür ediyorum :)
Keyifli bir yolculuktu. Kişisel gelişim seviyorsanız kitaba şans verin derim
Son başlıkla size güzel bir soru yönelterek incelememi bitiriyorum.
Hayalleriniz Yaşam Biçiminizi Belirler
“Peki siz kendi hayallerinizi nasıl şekillendiriyorsunuz?”
176 syf.
·
Puan vermedi
“Hayatımın en büyük dramı nedir, biliyor musun? Ben bütün dehamı yaşamıma harcadım; eserlerime yalnızca yeteneğimi harcadım.” -Oscar Wilde
Wilde, döneminde keşfedilmiş ve üne kavuşmuş bir yazar.
Cinsel eğilimi nedeniyle toplumdan dışlanmış, ahlaksızlık ile suçlanmış ve 2 yıl cezaevinde kalmıştır.
Kitabımız, yazarımızın cezaevindeyken sevgilisi
80 syf.
·
Puan vermedi
Ahh kitap beni allak bullak etti :)
Kitabımızın konusu;
Kocasını aldatan bir kadının hikayesi.
Tekdüze hayatından sıkılan bir kadın, kocasını genç bir piyanistle aldatır. Bu ilişkiden haberdar olan bir şantajcı kadını tehdit etmeye başlar ve bununla birlikte korku ortaya çıkar.
Kadının bu korku buhranıyla birlikte çevresine, insanlara, ailesine farklı bir bakış açısıyla bakıp duygu değişimlerine şahit oluyoruz.
Acı, üzüntü, pişmanlık, korku, değişim..
Korkuyla başa çıkma, ya da çıkamama..
İntihar etmekle, itiraf etmek arasında sıkışmış bir kadın..
Kitabımız 70 sayfa olmasına rağmen, farklı duygu değişimlerini, karakterin yaşadığı içsel buhran çok iyi anlatılmış. Bu kadar sayfaya bu kadar çok nasıl sığdırılabilmiş :)
Tavsiye edilir, ben sevdim 🫶
”Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.”
Okur Takip Önerileri
101 syf.
·
Puan vermedi
Öncelikle kısaca yazarımızdan bahsetmek istiyorum;
John Steinbeck, 1902 yılında ABD’nin California eyaletinde doğdu. Yoksul bir ırgat ailenin çocuğu olan Steinbeck küçük yaşlarda çiftçilik yaptı. Üniversitede sadece kendisine faydası olcağını düşündüğü derslere katıldı. Ayrıca okuyabilmek için de duvarcılık, boyacılık, kapıcılık, eczacılık gibi bir çok işte çalıştı.
Yazarımız kitabı Meksika tarafına doğru yaptığı yolculukta duyduğu bir halk hikayesinden esinlenerek kaleme almış.
Kitabın konusuna gelince;
Bulduğu eşsiz bir inciyle yaşamını değiştirebileceğine inanan inci avcısı Kino ve ailesinin hikayesi. Kino’nun tek istediği incisini değeri karşılığında satmak ve oğlunu okula göndermekti.
Akıcı, duygusal ve etkileyici. Kısa olmasına rağmen evrensel mesajlar veren, toplumsal meselelerin yanında yoksulluk, hırs, iyilik-kötülük çatışması, aç gözlülük ve bilginin önemine değinilmiş harika bir kitap.
Tavsiye ederim ben severek okudum.
”Kimden korkuyorsun?”
Kino, doğru yanıt aradı, sonunda “Herkesten” dedi.
100 syf.
·
Puan vermedi
İvan İlyiç’in Ölümü, yazarımızın yaşamının son dönemlerinde kaleme aldığı bir eserdir.İnsan ilişkilerini ele almış ve ölüme doğru giden bir adamın psikolojisini, iç hesaplaşmasını, ölüme karşı tutumunu hislerini bizlere gerçekçi bir dille aktarmış.
Kitabın konusuna gelince;
Toplumun kabul gördüğü şekilde yaşayan, başarılı bir yargıç olan İvan İlyiç’in hikayesi.
İvan İlyiç, başarılı öğrencilikten yüksek rütbeli bir yargıç olur ve kendine uygun gördüğü bir evlilik yapar. Çocukları dünyaya gelir. Zenginlik, saygınlık, itibar için yaşayan İvan; hastalanır ve hastalığının tedavisi yoktur. Ölümünün yaklaştığını anlayan İvan, hayatını sorgulamaya başlar. Ailesi ve arkadaşlarıyla ilişkisini ona karşı tutumlarını gözden geçirir ve kendine şu soruyu sorar “Ya gerçekten de yaşamam gerektiği gibi yaşamadıysam, bilinçli seçtiğim yaşamım yanlışsa?”
83 sayfa olmasına rağmen içi dolu dolu bir kitap. Bende büyük bir etki bıraktı. Dili sade ve akıcı. Okumanızı tavsiye ederim.
”Çektiği fiziksel acıların dayanılmaz olduğunu söylüyordu ki bu doğruydu, ama ona asıl çektiren manevi acılardı.”
instagram.com/okuyankargaa
216 syf.
·
Puan vermedi
Paulo Coelho, 1947 yılında Brezilya’da doğdu. Kendini tümüyle edebiyata vermeden önce tiyatro yönetmenliği, oyunculuk, şarkı sözü yazarlığı ve gazetecilik yaptı.
Yazarımız, ailesi tarafından akli dengesi bozuk sanılarak üç kez akıl hastanesine gönderildi. Sakinleştirici elektroşok gibi tedaviler uygulandı. Bire bir şeyleri yaşayan biri tarafından yazılmış olması kitabı daha ilgi çekici yapıyor.
Kitabın konusuna gelince;
Başarısız bir intihar girişimi sonucunda akıl hastanesine yatırılan yirmi dört yaşındaki Veronika’nın hikayesi.
Veronika hayatında bir insanın isteyeceği her şeye sahiptir ama yine de mutlu değildir. Hayatının rutinliğinden sıkılan Veronika intihara teşebbüs eder. Başarısız olur ve akıl hastanesine yatırılır. Aldığı ilaçlar yüzünden kalbinin zayıfladığını ve çok az ömrü kaldığını öğrenir. Bu süreçte başka dünyalardan insanlarla tanışır ve kendi kimliğini bulur.
Panik atak geçiren, depresyona giren ve şizofren tanısı olan üç hasta ve Veronika’nın bu hastalar üzerindeki etkisini görüyoruz.
Yazar bizi bu dünyalarda gezintiye çıkarıyor ve kendinizi akıl hastanesinin içerisinde hissediyosunuz. Yani ben öyle hissettim :)
Yazarın okuduğum ikinci kitabı. Simyacı kitabına göre daha etkileyici ve akıcı buldum. Kişisel gelişim kitabı okuyormuşsun hissini veriyor. Bunu pek sevmedim.
Yazarımız, kendimiz için mi yoksa başkaları için mi yaşıyoruz? Aslında kimiz? gibi sorular soruyor.
261 syf.
9/10 puan verdi
“Sineklerin Tanrısı, İkinci Dünya Savaşı’ndan kısa bir süre sonra, bu savaşta yıllarca çarpışan insanların birbirlerine nasıl kıydıklarını kendi gözleriyle görüp, birçok umutlarını yitiren biri tarafından yazılmıştır.” Mina Urgan
William Golding, yazdığı şiir kitabı ilgi çekmediği için düzyazıya geçmeye karar verdi. 1954’de ilk romanı olan Sineklerin Tanrısı’nı yazdı. 20’ye yakın yayınevine kitabını yolladı ve hiçbiri yayınlamaya yanaşmadı. Ne var ki Sineklerin Tanrısı basılır basılmaz Golding büyük bi üne kavuştu.
Sineklerin Tanrısı çocuklar için yazılmış bir öykü değildir. Alegorik bir eserdir. Anlatımda simgelerden yararlanılmıştır.
Kitabın konusuna gelince;
Düşen uçak sonucu ıssız bir adada yalnız kalan çocuk grubunun hayatta kalma mücadelelerini anlatıyor. İlk olarak kendilerine bir lider seçiyorlar ve kurallar koyuyorlar. Zamanla çocuklar arasında anlaşmazlıklar ortaya çıkıyor. Ada ikiye bölünüyor. Liderlik hırsı ve kıskançlık duygularıyla birlikte vahşilikler de başlıyor.
“Kötülük doğuştan mı gelir, yoksa sonradan kazanılmış bir şey midir?”
Yazarımız, insanların kanunların ve kuralların olmadığı bir sistemde nasıl bir hale geldiğini bizlere çocuklar üzerinden anlatmıştır.
Alıntı;
“Demek istediğim şu.. Bizden başka canavar yok belki..”
