Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Melisa

Melisa
@MelisaDal
Mustafa Kemal Atatürk "Kitap okumak hususi bir sanattır."
SÜ- Karşılaştırmalı Edebiyat
49 okur puanı
Mart 2020 tarihinde katıldı
Vaktiniz varsa okuyup yorum yapabilirsiniz. Bir kısacık yazıcık...
"En güzel hatıralarım genelde cumartesi günleri olmuştur. Okula gitmek için gün ağarmadan kalkmak zorunda değildim. Gözümü açtığımda güneş en tepede parıldar. O yüzden cumartesi günleri hep güneşli olurmuş gibi gelir bana. Bazen ailem uyanmadan uyanmış çizgi film izler olurum, bazen babam beni uyandırır. Birlikte cumartesi pazarına gideriz.
Reklam
İncelemelerim
Kıymetli okurlar, sayfamda altı tane incelemem var. Yazı dilim hakkında ne düşünüyorsunuz, yorumlarınızı merak ediyorum. Beş dakikanızı ayırıp okursanız çok sevinirim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sana dair bir hikayeye başlarken...
Sana daha çok anlatacağım vardı. Dün çimlerde oynarken gördüğüm, cennetten gönderilmiş diye düşündüğüm sonradan isminin Buğlem olduğunu duyduğum yani cenneti müjdeleyen melek anlamına gelen kız çocuğunu anlatacaktım. Dünyayı henüz yeni keşfetmeye başlamış bir kız çocuğunun merakını, heyecanını, umudunu anlatacaktım. Sana güneşin tenimi nasıl yaktığını ama akşamüstü batışını izlemenin ruhumu okşadığını anlatacaktım. Ben kendimi anlatmayı bilemem, aslında sana seni anlatacaktım. Bugün yolda bulduğumuz yavru kediyi, titreyişini, çaresizliğini anlatacaktım. Fırsat kalmadı. Bu duruma nasıl geldik diye soracaktım, son damla suyla aşkı nasıl yaşatabildik ve ne kadar yaşatırız diyecektim, fırsat olmadı. Beni anlamanı bekledim, umdum. Cevapsız sorular şarkısını dinledim, ağladım, güldüm. Aklımı bir ucundan tutmaya çalıştım, durmadı haylaz yerinde, kim bilir nerelere bırakıp gitti. Bilirim henüz gençken uzun sürmez aşklar derler, biri gider biri gelir derler. Öyle mi olur gerçekten, o kadar kolay mıdır? Silip atmak kolay olmasa gerek diye düşündüm. Bir yıl, kime göre azdır? Kokunu unuturum diye korkuyorum ve bu beni dehşete düşürüyor. Anlamı yok konuşmanın, solmuş bir çiçeği canlandırmak nasıl mümkündür? Bugün sordum sana, nefretle aşkı aynı anda hissetmek mümkün müdür? Ama sildim sen görmeden, benim hissettiğim nefret değildi, kırgınlıktı, geçiştirilmekti. Burada bitiriyorum konuşmamı, içimden bir şeyler seninle beraber kopup gidiyor benden. Koy masaya bir kitap, bir de anı. Ege'nin kızı.
Ayrılıklar
Henüz sokaklarını ezberleyemedim bu şehrin, her sokağına adım atamadım. Ama çok güzel dostlar verdi, anılar verdi, kahkahalar verdi bana. Zalim bir sevgili gibi alıştım bu şehre, gitmek istemedim, gidince hep özledim. Işte şimdi geldim. Beni bağladığını biliyor, işte alıyor teker teker tüm sevdiklerimi. Dostlarım, ablalarım terk ediyor, kaçıyor buralardan. Ben görmeyeli değişen şehir mi, insanlar mı, hayat mı, yoksa ben miyim? Teker teker kayboluyor anılarım, yerini hüzünler ve boşluklar kaplıyor. Onlar yeni doğmuş bebek gibi başlıyor hayata başka bir şehirlerde, belki biraz yorgunlukla ve kırgınlıkla ayrıldıkları şehirden. Bense ihtiyar ve huysuz, gözyaşı döküyorum yurdumun bir köşesinde.
Reklam
Ruh ve Arada kalmışlık
Kalın bilekleri yazı yazmaktan bükülmüş, saçları henüz işlenmemiş bal rengi, gülüşü Temmuz güneşi kadar sıcak, üzüntüsü durgun bir deniz, kızgınlığı fırtınalı bir gece. Züleyha gökyüzüne bakar, her gün güneşin batışını izler, ağaçların gölgesinde huzuru arar. Bir çocuğun gülüşünde cennetin timsalini görür, sesi merhametlidir, kalbi bir kuşun kanatlarında dolaşır şehirlerce. Kalbi uçar fakat ruhu mecburdur bu henüz tam anlamıyla bilmediği şehirde kalmaya. Züleyha bu şehire ve onun kalbine sıkışıp kalmıştır. Kendi hayatı ve onun hayatı arasında bir tercih yapmak zorundadır, peki sevdiğinden vazgeçmek kolay mıdır? Gencecik kız Züleyha, ruhu hâlâ çocuk. Nasıl anlar insanların kötülüğünü? Herkes tek isteği iyi bir insan kalabilmek olan Züleyha gibi değil ki...
Odamın sarı ışığı gözlerimi yaşartmaya başladı. Kollarım masaya dayalı, habire bilgisayara yazı yazıyorum. İçimde bitmeyen bir sıkıntı var, sürekli masadan kalkıp evin içinde dolaşıyorum. İç sıkıntım gitsin diye şarkı dinliyorum, sonra yemek yapıyorum, çamaşır yıkıyorum. Öylesine sıradan gözüken bir hayat. Tekrar masaya gidiyorum. Masa sanki beni itiyor. Yeter diyor, sürekli bir şeyler için debelenip duruyorsun, uğraşıyorsun da ne oluyor? Masa diyorum, sana ne bundan, bu kadar uğraşmasam hedeflerime nasıl ulaşırım? Yapayalnızsın burada diyor, ben kızıyorum. Bu hayatta yalnız olmak da var, paylaşmak da var. Gece çöküyor tıpkı kabuslarımın uykuda beni ziyaret ettiği gibi. Gündüzün yakıcı sıcağı yerini esintiye bırakıyor. Panjurlar esintiyle ritim oluşturmuş, gıcırdıyorlar. Uzaktan bir köpek havlıyor. Ben oturuyorum, uzaktaki bir yıldıza göz kırpıyorum; içimde hâlâ muzır bir kız çocuğu...
Yalnızlık
Aklımdaki kelimeler kulağıma fısıldıyorlar. Yalnızlıktan öldü Edip Cansever diyorlar. Dur bir dakika onun doğrusu, fazla şiirden öldü Edip Cansever değil miydi? Ne fark eder diyor içimden biri, yine de yalnız değil miydi? Yalnızlık öldürür mü insanı, yalnızlık duygusu ne kadar yaralayabilir bizi? Yalnızlık değiştirir mi peki davranışlarımızı? Aaa, doğru ya... Yalnız bile değilim demiyor muydu Cansever... Aynadan biri gülümsüyor bana: yaa böyle işte hatırlayabildin... Hatırladım da ne oldu, göğe mi erdi başım? Sanki canım daha çok yanmadı bu hatırlamayla. Yeter, yeter, bir sus artık da kafamızı dinleyelim diyorum, haydi bir çay koy da içelim.
Rabbimiz ve kitaplarımız dışında kimsemiz yok.
Bekliyorum, öyle bir havada gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. Orhan Veli
Reklam
Fakat şimdi saçlarım beyaz, yüzüm buruştu; Daha yirmi yaşında ihtiyarladım gitti!.. Neticesiz bir aşka verdim gençliğimi, Ne ufak bir temayül, ne bir iltifat gördüm… Sabahattin Ali
"Seni nasıl seviyorum biliyor musun? Ot yağmuru nasıl severse, ayna ışığı nasıl severse, balık suyu ve insan ekmeği nasıl severse, sarhoşun şarabı, şarabın billur kadehi sevdiği gibi, annenin çocukları, çocukların anneleri sevdikleri gibi, Lenin'in inkılâbı ve inkılâbın Marx'ı sevdiği kadar, velhasıl seni Nazım Hikmet'in Hatice Zekiye Pirayende Piraye'yi sevmesi gibi seviyorum.”
Ben günden güne yok olmaktayım Bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana Anlamıyor musun Gökyüzü güneş olsa Sensiz karanlıktayım. Ümit Yaşar Oğuzcan
Bile bile yaşayamayacağımız o günlerde Göremeyeceğimiz günler için dövüştük Kavgamızın şiir olması bundan. Aziz Nesin
yıldızlar sayılmaz: hasret uzakta abiınin acıyla yontulu yüzü yaşlı bir güvercin gibi düşer avuçlarıma dağılır ses olur acısı ezberlediğim bir öğüdü yineler bana - çocuğum, üşütme yüreğini şimdi hüzün mevsimidir bütün şiirleri gezen. Arkadaş Zekai Özger
124 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.