Melisa

- Söylesene, niye çaldın? - Param yoktu,onun için. - Parayı ne yapacaktın? - Fındık, fıstık alırdım. Sinemaya giderdim. Olur şey değil demeyin, bir çocuğun üstünü başını ancak anası, babası düşünür,onun üstü başı ne olursa olsun, fındık fıstığa daha çok muhtaçtır. Çocukluk güzel şey. Çocukluk arzuların,hayallerin, ümitlerin,fantezilerin,olmaz güzelliklerin memleketinde yaşar.
Reklam
Sizi bekliyorum. Sizi göreceğim; içimde bir şey koşacak. Siz görmeden geçeceksiniz. Ben kederle sevinci duyup dalacağım istediğim âleme. Dünyayı yeniden kederlerle kuracağım. Sonra çarşılardan çarşılara, insan sesleri arasında, her şeyi sizinle kurulmuş bir şehirde dolaşacağım. Herkesler geçti, siz geçmediniz. Yüzünüzü göremedim. Bayramım, çocukluk bayramım salıncaksız geçmiş gibi gözüme yaş doldu.
Benim dünyamda boş laflar bitmiştir. Büyük laflar söylenmez. Kimse kalkıp, "Şöyleyim, böyleyim, şöyleyiz, böyleyiz, böyle yapacağız" demez. Yapar. Hiç kimse şaraplı, av etli, meyveli yemekten sonra çıktığı gezintide ağzının kokusunu burnunun dumanını yüzümüze üflemez. Yahut bizimle aynı kötü elbiseleri giyip, aynı cıgaraları içiyor görünerek evine saadetler, ocağını bin sene tüttürecek erzakı, refahı yığmaz. Muhabbetler ne ana, ne baba, ne çocuğa matuftur, insanoğluna.. Böyle bir dünyanın açı yoktur. Su kıyısında serseri değil şairi gezer. Yozgat'a deniz, İstanbul'a Yozgat gündüzleri karışmıştır. Memleketler şu veya bu avantajından dolayı özlenilmez. Deniz seyretmeye gidilebilir. Çalışmak hesaplıdır. Ekilmeyen yer yoktur. Beyhude ormanlar, beyhude göller yoktur. Mevsimler beyhude gelmez.

Reader Follow Recommendations

See All
"Gençken ve güzelken vücudu soymak iyidir,fakat hiçbir yaşta ruhu soymaya gelmez,ve herkes önünde,hatta kendi önümüzde bile daima giyimli durmalıdır."
Her gün biri çıkar,başlar,benim ben demeye, Altınları,gümüşleriyle övünmeye. Tam işleri dilediği düzene girer, Ecel çıkıverir pusudan:Benim ben,diye.
Reklam
Yani bütün mucizelerin,gizli de olsa,kusursuz olmayan bir yanı vardır.Koruyucuya ve çalıştırıcıya gereksinim duymayan tek bir makine bile yoktur. Hepsinin içinde bir bela saklıdır.Çalışırken, her şeyin içinde var olan,ellerimizle yarattığımız sevgiyi indirir midesine.Bir makinenin yonttuğu kanoyu,balyozu ne yapayım ben? Makine, yaptığı iş üzerinde konuşamayan, gülümsemeyen;bitirdikten sonra yaptığın işe,onlar da sevinsinler diye annene ve babana götüremeyeceğin soğuk,kansız bir nesneden başka nedir ki? Eğer makine ben elimi bile sürmeden yenisini yapacaksa,ben tanao'mı,şimdi sevdiğim gibi sevebilir miyim? İşte makinenin içindeki bela budur.Papalagi hiçbir şeyi sevemez,makine her şeyin aynısından bir daha yapabilirken,nasıl sevsin ki ?
Sayfa 70 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Hayat bir otobüs gibiydi:Ya yolcu olur,yol nereye giderse giderdin,ya da şoför olurdun.Nereye gitmek istediğimle ilgili en küçük bir fikrim yoktu fakat otobüsü sürmek istediğimi biliyordum.
Sayfa 234Kitabı okudu
Sabrım sıfırdı.Hiçbir şeyi beklemiyordum.Yaşamakla,o anı yaşamakla ilgileniyor,hayata karşı müthiş bir iştah duyuyordum.Fakat aynı zamanda iyiliğe inancım azalıyordu.Aynı anda her yere gitmek,her şeyi yapmak ve her şey olmak istiyordum.Her şeyi deneyimlemek ve her şeyi duyumsamak istiyordum.Bir yandan da çelişkili fikirler kafamda zik-zaklar çiziyordu.Bir gün genç ve dinamik olduğum, yaşadığım için mutluluk duyuyordum.Ertesi gün dünyanın sonu gelmiş gibi hissediyordum.Hayatimdaki her şey sivri uçlu,keskin ve köşeliydi.Hicbir şey sakince gerçekleşemiyordu.Yine hiçbir şey küçükken olacağını zannettiğim gibi değildi.
Sayfa 228Kitabı okudu