Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cahil okur

Cahil okur
@Meloooossssss
Ne diye benim ruhumun ahengini bozdun
Bilim kadını
Hacı Bektaş Veli Üniversitesi / MBG Mühendisliği
10 Mart
55 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Tarih zafer kazananlar tarafından yazıldığı için çarpıtılmış bir kayıttır
Reklam
Sevip sadık kaldığımızı sandığımızda aslında bağımlı olduğumuzun farkına varmamızı, iyi niyetli ve yardımsever olduğumuzu sandığımız da kendini beğenmişliğimizin (narsisizm) farkına varmayı, başkaları için sadece onların iyiliği için bir şeyler yaptığımızı sandığımızda sadizmimizin farkına varmayı, cezayı talep eden şeyin adalet duygumuz olduğunu sandığımızda yıkıcılığımızı keşfetmeyi, kendimizi sağduyulu ve gerçekçi gördüğümüzde korkaklığımızın farkına varmayı, fevkalade mütevazı davrandığımıza inandığımızda kibrimizin farkına varmayı, hiç kimseyi incitmeme niyetiyle hareket ettiğimizi düşünürken aslında özgürlükten korktuğumuzun farkına varmayı, kaba olmak istemediğimizi sanırken samimiyetsiz olduğumuzun farkına varmayı, bilhassa tarafsız olduğumuza inanırken aslında hain olduğumuzu keşfetmeyi gerektirir. Kısaca, Goethe’nin de dediği gibi, ancak ve ancak “kendimizi anlaşılabilir bir suçu işleyen kişi olarak hayal edip” o suçu işlemeye niyetlenirsek, gerçekte kim olduğumuzun farkına varma yolunda iki yüzlülüğü bir kenara bıraktığımızdan pekâlâ emin olabiliriz .
Yanlış bir analistle yıllarca çalışmak , yanlış bir kişiyle yıllarca evli kalmak kadar zararlı olabilir

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bizler karakter konusunda çok yetersiz hükümler veriyoruz çünkü karşımızdaki kişinin şahsiyetinin derinliklerine inemeyip yüzeyde kalıyoruz; yani ne dediği, nasıl davrandığı, hangi konumda olduğu, nasıl giyindiği gibi şeylerle ilgileniyoruz. Kısacası biz persona’ya, yani karşımızdakinin bize gösterdiği maskeye bakıyoruz ve maskeyi kaldırıp arkasındaki kişiyi göremiyoruz. Ancak o kişiye odaklandığınızda bunu yapabiliriz. Fakat öyle görünüyor ki gerek kendimizi gerekse diğer insanları olduğu gibi tanımaktan korkuyoruz.
Odaklanmanın bu kadar ender görülen bir olgu olmasını sebebi, insanların iradelerini tek bir şeye yöneltmemeleridir; odaklanmaya değer hiçbir şey yok, çünkü tutkuyla peşine düşülen hiçbir amaç yok. Bununla beraber işin içinde başka şeylerde var. İnsanlar odaklanmaktan korkuyorlar çünkü bir kişiye, bir fikre, bir olaya dikkatlerini fazlaca verirlerse kendilerini yitirmekten endişeleniyorlar. Benlikleri ne kadar zayıfsa, benliklerinin dışında bir şeye odaklanma edimi içinde kendilerini kaybetme korkuları da o kadar büyük oluyor.
Reklam
İnsanın dünyadaki konumunun gücü onun gerçekliği kavrayış derecesine bağlıdır. Ne kadar az kavrıyorsa o kadar kafası karışır ve dolayısıyla kendini güvensiz hissedip sırtını putlara dayayarak güvenceyi onlarda bulur. Gerçekliğin ne kadar çok kavrarsa kendi ayakları üzerinde o kadar sağlam durur ve kendi iç benliğini varoluşunun Merkezi kılar.
Olma sanatını öğrenmedeki en önemli adım, yüksek bilinç kapasitemizi ve zihin söz konusu olduğunda eleştirel ve sorgulayıcı düşünme yetimiz güçlendirmektir. Bu esasen zeka, eğitim veya yaş meselesi değil, karakter meselesidir; özellikle de insanın önceden başardığı her nevi put‘tan ve akıl dışı otoriteden şahsen bağımsız kalması meselesidir.
127 syf.
·
Puan vermedi
İnsan Ne ile Yaşar?
İnsan Ne ile Yaşar?Lev Tolstoy
8.3/10 · 191,7bin okunma
İnsanın kendi içini görebildiği ama dış dünya söz konusu olduğunda kör olduğuna inanmak bir mumun her yönde değil de tek bir yönde ışık yaydığını söylemeye benzer.
Aslında çelişkili bir şekilde, bizler uykuda, uyumadığımız zamanalardakinden daha uyanığızdır.
Reklam
Ona ve onun yaşantısına canlı bir bilmeceye bakar gibi bakardı.
İçinde bulunduğum sosyal durum benim kendi hayatımın bir parçasıdır; ben onu etkilediğim gibi o da beni etkiler.
Daha ağır bir acı söz konusu olduğunda söylenmesi gereken şudur: Mutlu olmak pek az sayıda insanın payına düşerken, acı çekmek her insanın yazgısıdır.
199 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.