Antalya’dan eğitim için önyargılarla gittiği Van’da tanıştığı maceracı bir genç sayesinde önyargısı değişen ve hayatın gerçek yüzünü öğrenen varlıklı bir genç kızın etrafında şekillenmektedir.
Macera ve hüznün ustalıkla bir arada işlendiği bu kitabı okurken aynı zaman Van’ın tarihi, Turistik yerlerini tanıma imkânı buldum. Kültürel ve sosyolojik sorunları hakkında bilgi edindim.
Van’ın geleneksek meşhur Keledoş yemeğinden yedim, Öğrencilerin geleneksel Köse oyunu ile eylendim, Pirreşit dağına tırmandım Süphan dağından çevreyi seyrettin, Süphan gölünün büyüleyici güzelliğini keşfettim, Artos Dağından yelken uçuşu yaptım, Çaldıran ovasında at koşturdum. Tamara adasının hüzünlü hikâyesi ile hüzünlendim…
Bütün bu eğlenceli serüvenin arasında bölgede yaşayan yoksul insanların hayatta kalabilmek için verdikleri yaşan mücadelesi ile dertlendim.
Ayakkabısız okula giden yoksul öğrencilerin, çaresizlik içerisinde kaçakçılığa mahkûm olan bir toplumun, insan kaçakçılarının ölüme terk ettikleri göçmenler, bölgedeki toplumsal olaylar nedeniyle vatanını terk etmek zorunda kalan eğitimli bir gencin hikâyesine tanıklık ettim.
Yazarımızın ustalıkla kaleme aldığı bu eser sayesinde bölgeyi tanıma fırsatı buldum. Oldukça akıcı ve etkileyici bir eser mutlaka okunmalı