Mehmet Diyapoğlu

Mehmet Diyapoğlu
@Memo3331
lisans
mersin
Antakya
27 reader point
Joined on March 2022
"Ben bir Saraç oğluyum işte. Ödemişli Saraç Mehmet'in oğlu! Bugün İsviçre'ye gelip tahsil gören, yarın kim bilir devletin en yetkili memuru olacak bir Saraç oğlu. İster kabul etsinler ister etmesinler ben köy çocuğuyum. Öğrendiğim Arapça, Fransızca, gördüğüm yüksek ilim benim ASLIMI DEĞİŞTİRMEZ. BEN ÖDEMİŞLİ ŞERİFE'NİN OĞLUYUM..."
Reklam
Benimkisi, hiçbir zaman hiçbir şeyle açıklanamayacak kadar derin, hiç kimsenin anlayamayacağı ölçüde karmaşık ve acayip bir yorgunluktu. ..~Hasan Ali Toptaş-Bin Hüzünlü Haz~..
'Şimdi, mallarınıza, ailelerinize ve yaşamlarınıza yarım yamalak bile sahip olmak, size büyük bir mutluluk gibi gözüküyor. Tüm bu zarar, bu kötülük, bu yıkım size düşmanlardan gelmiyor; hiç kuşkusuz tek bir düşmandan, yani öylesine yücelttiğiniz, uğrunda cesaretle savaşa gidip kendinizi ölüme atmaktan çekinmediğiniz o kişiden geliyor. Size böylesine hakim olan kişinin iki gözü, iki eli, bir bedeni var ve herhangi bir insandan daha başka bir şeye sahip de degil. Yalnızca sizden fazla bir şeyi var: o da sizi ezmek için ona sağlamış olduğunuz üstünlük. 'É. de la Boétie - Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev'

Reader Follow Recommendations

See All
"İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti." #SabahattinAli #KuyucaklıYusuf
insanın bittiği kışın başladığı her yerde konuşulur zora düştükçe anlam değiştiren sözler arastasında üstüne bastıkça genleşir harfler, anlam büzüşür korkuyorum yaşamadığım sözcüklerle konuşmaya tutamayacağım, tutunamayacağım bir cümleye ilişir şeklim bozulur, korkuyorum mahcup olurum yine de susarsam cümle demezler bana ... sezai sarıoğlu / kurutma kağıdı
Reklam
Tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etme gücü, değiştirebileceğim şeyleri değiştirme cesareti ve bu ikisi arasındaki farkı anlayabilme sağduyusu ver. Marlo Morgan / bir çift yürek
Onlar gibi olmak, onlar gibi giyinmek, onlar gibi yiyip içmek, onlar gibi oturup kalkmak, onların diliyle konuşmak… Haydi bunların hepsini yapayım. Fakat, onlar gibi nasıl düşünebilirim? Nasıl onlar gibi hissedebilirim?" Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban
Dün bana, hayat dairesinde kararsızca dalgalanan bir zerreymişim gibi gelirdi. Oysa bugün, çok iyi biliyorum ki o dairenin ben kendisiyim. Ve düzenli zerreleriyle hayat, bütünüyle bende devinmektedir Kum ve Köpük, Halil Cibran
"Ama işte biriyle birlikte gezmeye alışıyor insan, sonra da onsuz yapamıyor." Fareler ve İnsanlar / John Steinbeck
"Mektubunu derhal açamadım. Bir müddet yanımda dolaştırdım. Okusam derhal bitecekti.." Bir Bilim Adamının Romanı / Oğuz Atay
Reklam
Dedim: artık bilgiden yana eksiğim yok; Şu dünyanın sırrına ermişim az çok. Derken aklım geldi başıma, bir de baktım: Ömrüm gelip geçmiş, hiçbir şey bildiğim yok. Rubailer
“Mesele şu ki yarın gene yaşamak gerekecek.” s.110 ‍️Jean Teule / İntihar Dükkanı ‍️
“Hayatı beceremeyenler mesela aşkı, arkadaşlığı, birey olmayı -görünürde- eline yüzüne bulaştıranlar. Aslında hayatın ehilleri olabilirler.”
Düşüncede yorgun düşenlere,zihnine söz geciremeyenlere,iç sesine kulak vermeyenlere bir yudum sakinlik...bir dinginlik
"Zeytinyağı ve ekmek kadar kıttı özgürlük memlekette." Cahit Külebi Ölüm yıl dönümünde anısına saygıyla
" İnsanlarla buluşmaya ayırdığım zamandan çok daha fazlasını onlardan kaçmaya ayırıyorum." Irvin D. Yalom / Günübirlik Hayatlar
Reklam
LAVİNİA Sana gitme demeyeceğim. Üşüyorsun ceketimi al. Günün en güzel saatleri bunlar. Yanımda kal. Sana gitme demeyeceğim. Gene de sen bilirsin. Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin. Sana gitme demeyeceğim. Ama gitme Lavinia. Adını gizleyeceğim, Sen de bilme Lavinia Özdemir ASAF
Yanlışı alkışlıyorsan fikrin yoktur. Eğri ile doğruyu ayıramıyorsan aklın yoktur. Yalana sahip çıkıyorsan ahlakın yoktur. Akıl ve ahlakını kiraya verdiysen, sen zaten yaşamıyorsun. (Etienne de La Boétie’nin Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev’inden) Etienne de La Boétie
Gun biter guluşun kalir bende Anilar gibi sürüklenir bulutlar Ömrümüz ayriliklar toplamidir Yarim kalan bir şiir belkide.. Aykiri anlamlar arayip durma Güz biter sular köpürürde Kapanmaz gülüşünün açtiği yara.. Uçurum olur cellat olur her gece.. Her gece yeniden bir talan başlar Acı ses olur sesde eski bir yağmur.. Eski bir Eylüle gireriz böylece. SİĞİNDİĞİM HER YER ADİNLA ANİLİR.. BEN GİRERİM SOKAĞİ DEVRİYELER BASAR.. BİRDE GÜLÜŞÜN EKLENİR KİMLİĞİME...//A.TELLİ ( Belki yine Gelirim )
"Raskolnikov konuşmadan, Sonya'nın yüzüne bakmadan odada bir aşağı bir yukarı dolaşıyordu. Sonunda ona yaklaştı, gözleri tutuşmuş gibiydi. İki eliyle omuzlarından tutarak, gözlerini kızın ıslak gözlerine dikti. Uzun uzun baktı. Bakışları ateşli, deliciydi. Dudakları şiddetle titriyordu... Birden, hızla eğildi, yere kapanarak kızın ayaklarını öpmeye başladı. Sonya bir deliden kaçar gibi, korkuyla ondan uzaklaştı, geri çekildi. Gerçekten de delirmiş gibi bakıyordu Raskolnikov... Ne yapıyorsunuz? diye mırıldandı Sonya, yüzü bembeyazdı, yüreği sıkışıyordu... Ne yapıyorsunuz böyle? Benim gibi birinin önünde!.. Raskolnikov hemen kalktı, pencereye doğru yürüdü, yabanıl bir sesle: Ben senin önünde değil, insanlığın çektiği acıların önünde eğildim!" #SuçveCeza #Dostoyevski