Paradokslar bir çıkmazı ifade etmeye çalışmaktadır. Mesela her zaman yalan söyleyen birisi "Ben yalan söylerim." derse doğruyu söylemiş olur fakat doğruyu söylediği içinde ben yalan söylerim lafı yalan olmuş olur ve yine doğruyu söylememiş sayalır. Paradoksları bulan kişiler aslında bu yaptıklarıyla kendisini yansıtmaktadır. Sorunlara çözüm bulma amacı ile kendisini felsefeci, düşünür olarak tanımlayan kişiler yada toplumun bu mevkiyi uygun gördüğü insanlar paradoksların çıkış noktası genellikle bu insanlardır ve asıl amacı sorulara çözüm üretmek olması gerekirken bu paradokslarla çözümü olmayan bir sorun ortaya atmışlardır ve bende soruyorum şimdi. Asıl amacı çözüm üretmek olan felsefeciler filozoflar ve düşünürler paradoks oluşturarak kendi kimliğini başka bir paradoksa sokmuş olmuyorlar mı?