Merve Altuntaş

Merve Altuntaş
@MerveA
Olsa olsa kendileri gibi köylü çocuklarıydı vuruştukları. Adlarını bilmedikleri, daha önce hiç karşı karşıya gelmedikleri acı tatlı tek söz işitmedikleri delikanlılardı. Anlaşılır şey değildi, onları böyle doğdukları yerlerden günlerce uzakta bir bayırın sırtında karşı karşıya getirip de birbirlerine kurşun sıktıran şu dünya düzeni !..
Sayfa 454Kitabı okudu
Reklam
Bir özgürlük sorunu, ancak özgürlüğü için savaşan bir insan var oldukça somutlaşıyor, anlam kazanıyordu. Özgürlüğü dert etmeyen insanlar için yoktu o sorun!
Sayfa 414Kitabı okudu
- Sayın yargıç, siz de mecbur değildiniz! - Biz neye mecbur değildik, anlayamadım? - Savaşa karışmayan Fransızlar da ülkenizde güven altında yaşıyor. Bizim burada savaşa seyirci kalan kendi vatandaşlarımız gibi. Siz yabancı yargıçlar vatanımda yargılıyorsunuz beni. Ben katil değilim, savaş suçlusuyum. Katilleri kendi mahkemeleri yargılar. Benim tüfeğimden çıkan kurşunla ölen olmuşsa, onun tüfeğinden çıkan kurşunla daha önce ben de ölebilirdim. Bir adım sağımda, bir adım solumda ölen arkadaşlarım oldu. Kendi ülkemde onurumu, doğup büyüdüğüm toprakları savunduğum için suçluyor, yargılıyorsunuz beni. Hem de vapurlarla, gemilerle yedi günlük yoldan buralara gelerek. Siz de mecbur değildiniz sayın yargıç. Biz çağırmadık sizi. Kendinizi benim yerime koyun lütfen. Ben topumla tüfeğimle Fransa’ya gelecek olsaydım, çok iyi biliyorum ki siz de benim yaptığım gibi yapacaktınız!..
Sayfa 394Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Oysa yanılıyordu. Karşısındakine güvenmek, doğruluğuna inanmak neden küçültsündü bir insanı? Aksine en güzel kanıtıydı kendi doğruluğunun. Hileyle, yalanla ikiyüzlülükle alışverişi olmadığını gösterirdi.
Sayfa 207Kitabı okudu
Kırılan kalbin acısının ve küskünlüğün kimseye yararı yok.
Reklam
Reklam