Çünkü bu konudaki ümitsizlik kişinin ameline güvendiğinin alametidir. İbn Atâullah el-İskenderî hazretleri mealen: Günah esnasında ümitsizliğe düşmen amele güvendiğinin alametidir, diyor. Yine aynı cümleden olmak üzere Resulullah da (mealen): Hiçbiriniz amelinizle kurtulacak değilsiniz deyince sahabeler, siz de mi ya Resulullah diye sormuş, O da: Evet, eğer Allah'ın rahmeti olmazsa ben de kurtulamam demiştir. Kişi ameliyle değil Allah'ın rahmetiyle kurtulur. Amel rahmeti talep eden bir tür yakarış gibidir. (Not: Hadis'i manen aktardım. Lafızları doğrudan öyle olmayabilir.)
Kesinlikle hocam beni çok etkilemiştir hep, bide yanlış anlaşılma olmasın diye ekleyeyim paylaştığım alıntı hadis metni değil şerhin içinden bir cümledir.
Bu sorular aslında yaşamımız boyunca bize eşlik eder. Bir iç ses sürekli bunları bize sorar durur. Ancak biz o sesi kısarız. Arada bir başımıza gelen musibetlerde ses kendiliğinden yükselip tekrar bilinç düzeyine çıkar ancak işleri toparladığımız gibi ustalıkla onu tekrar kısarız.
Selin Vatan
@selinvatan
·
1y
Bir insanın yaşamında kim olduğu ve sonsuz varoluş nedeni hakkında düşündüğü anlar gerçekten ne de azdır!
Düşünce tarihindeki en pesimist filozofun bunca iyi tespiti ve keskin bakışı beni her zaman şaşırtmıştır.
sevvallazra
@s_azra
·
1y
Gelecek için yaptığımız planlar ve duyduğumuz endişeler ya da geçmişe özlem bizi durmaksızın öyle meşgul eder ki mevcut an neredeyse hiçbir zaman hiçbir şeyiyle dikkat çekmez ve ihmal edilir.
Unuttuğumuzu sandığımız şey yok olup gitmek anlamında unutulup gitmez. Benliğe mümkün en yakın yere yerleşip oradan, bilinç üstünde olmamasından ötürü, daha önce sahip olmadığı gizil güçlere sahip olur. Bu yeni haliyle unutulan şey (!) fikir ve davranışlarımızı yönlendirebilecek bir güç elde eder. Haliyle sanıldığının aksine unutmak değil hatırlamak iyileştirir. Hatırladığımızda bilinç düzeyine çıkan şeyin elinden onu her ne ise kendi kılan şey dışındaki tüm güçlerini elinden alırız.