Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

M.Can Özel

Bu çocuk (Oğuz Kaan) anasının göğsünden ilk sütü emdi ve bir daha emmedi. Çiğ et, çorba ve şarap istedi.
Reklam
Friedrich Nietszche şöyle diyor: "Başka ulusların ermişleri var, Helenlerin ise bilgeleri."
Bazı Türk halklarında albastı, "karabasan" gibi tanımlanır. Başkurtlara göre memelerini omuzuna atmış uzun memeli bir kadın olan albastı, gece uyuyanların üzerine çökerek, onların ağızlarına memelerini koyarak nefes alamamalarını sağlamak suretiyle boğarmış.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Araplar kendilerine ters davranırken Türkler onlara karşı nezaketi elden bırakmıyorlardı.
Bu yeni Müslümanlar (Karahanlılar) o dönemde dahi kendi soydaşları olan Uygurlara saldırıyor ve Müslüman olmadıkları için onlara hakaret ediyorlardı.
Reklam
M.S. 400’de yazdığı otobiyografisi İtiraflarda, filozof ve teolog Aziz Augustine, “Big Bang’den önce ne vardı?” sorusunun teolojik eş değerine verilen bir cevabı tekrarlıyordu: “Tanrı evreni yaratmadan önce ne mi yapıyordu? Tanrı cenneti ve dünyayı yaratmadan önce, senin gibi bu tür soruları soran insanları atmak için cehennemi yaratıyordu.”
Poincare'in dediği gibi: "Nasıl bir ev taşların bir araya gelmesi ile oluşuyorsa bilim de hakikatlerin bir araya gelmesiyle oluşturulur. Ancak bir yığın taşa ev diyemediğimiz gibi bir yığın hakikate de bilim diyemeyiz."
Batı ulusları kendileriyle gurur duymak için çok geride kalmış yüzyıllara bakmak durumunda değiller. Kendilerinin tıbba, matematiğe ya da gökbilimine olan katkılarını sabah okudukları gazetelerde bulabiliyorlar, İbn Sina'nın çağdaşlarını ileri sürmeye ya da durmaksızın "sıfır"ın, "zenit"in, "cebir"in ve "algoritma"nın kökenini anımsatmaya ihtiyaç duymuyorlar.
"Bir ulusun gerçek umudu, gençliğinin iyi eğitilmesinde yatar."
Bir çocuk şakası vardır: "Bir gerzek 15 yıl sonra ne olur?" Cevap: "Patron."
Reklam
Yaşam düşünenler için bir komedi, hissedenler içinse bir trajedidir.
Ömrü boyunca Lafitte şarabından anlamasıyla övünüp duran bir adam tanırdım. Bunu eşsiz bir erdem sayıyor, kendi hakkında en ufak bir şüphe duymuyordu. Ölürken yalnız iç huzuru duymamış, zafer kazanmışların o engin saadetini de tatmıştı ve bunda yerden göğe kadar haklıydı. Öyleyse ben de tembel bir obur olmayı kendime iş diye seçebilirdim; ama öyle sıradan bir tembel obur değil de, şu bütün güzel, yüksek şeylere ilgi duyan tembel oburlardan olurdum.
Kırk yaşından fazla yaşamak ayıptır; bayağılık, hatta ahlaksızlıktır!
"Ömrümde ilk kez, dünyada benden başka kimsede olmayan bir şeye sahiptim. Evrene dair söyleyecek yeni bir sözüm vardı. Kanserin çaresi değildi ama bilgi birikiminin değerli bir parçasıydı ve kimse onu benden alıp götüremezdi."
Hiçbir şeyin değişmeyeceği umutsuzluğuna kapıldığım kısa anlar kadar korkunç ve umutsuz anlar tanımıyorum.
160 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.