Mehmet IŞIK
@Miiis
Ortaokul
Tula Oblastı Rusya
Konya
96 reader point
Joined on December 2020
Okuma Hedefleri
Reader Follow Recommendations
Toplum bireylerinin yeteneği çok ama tabiat ve tarih hep zorluk çıkarmış. Hindistan'ın dışarıya yolladığı turist sayısı her yıl yüzde 25 artıyor. Bu, Türkiye'de dahi hissediliyor. Söz konusu dünyayı tanısak da tanımasak da ilişkiler artıyor. Onun için iyi tanımak gerekir. 1930'larda 17 milyon nüfuslu, tahılla beslenen Türkiye, bozkırda kurduğu üniversiteye dünyanın ünlü Hindoloji uzmanı Walter Ruben'i getirmişti. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakülte si bir anda bir Hindoloji merkezine dönüştü. Atatürk gibi büyük adamların sezgilerini halefleri her zaman anlayıp izleyemez. Bugün biz Hindistan'ı turizm aracılığıyla tanımaya çalışıyoruz. Oysa Büyükelçiliğimizin Delhi'ye getirtiği Türkçe öğretmenlerinin talebe leri bir hayli kalabalıktır, Türkçeye talep büyük.
Sayfa 265Kitabı okudu
Bugün Hindistan ordusunda Müslüman subay istenmediği açıktır.
Sayfa 261Kitabı okudu
Hindistan'da 60 milyon insanın nüfusa kayıtlı, olmadığını, kaldırımda doğup kaldırımda öldüğünü resmi kaynaklar bildiriyor. Birleşmiş Milletler memurları " bu rakamı üçe çarpın" diyor.
Sayfa 260Kitabı okudu
Çekler Karlsbad'da Atatürk'ün kaldığı otelin odasını müze yapacak kadar zarif ve Çekya bir bakıma müzeler diyarı demek.
Sayfa 256Kitabı okudu
Oysa insan hakları ve hürriyetin çatısını herkes kendi çatmak zorundadır. Şurası, gerçek ki, diplomat memurdur, bağımsız aydın kişilk ve eylemle diplomatlık zor bağdaşır. Ayıp değil, işin icabı budur.
Sayfa 247Kitabı okudu
Dindar olsun yada olmasın, kimse kimliğinden fedâkarlıkta bulunmak istemez, bu taklit de edilemez.
Sayfa 234Kitabı okudu
Avrupa Parlamentosu'ndaki İspanyol mebuslarının katıldığı ve Avrupa Parlamentosu Başkanvekili Vidal Quadras'ın yönettiği kapalı toplantıda; "İslam ve Türkiye'de İslam"ı tartışıyoruz. İspanyollara has kibar bir üslup hâkim... Ama İspanyol politikacıların ve tarihçi meslektaşlarımızın bence temel bir yanlışı var; insanlığın kurtuluşunu laiklikte görebiliriz veya aksini düşünebiliriz. Ama İs- lam'ı sadece bağnazlık, kendi dinini ise bir kültür çevresi ile tarif edip asri medeniyetin öncüsü olduğunuzu düşünürseniz ve 20'nci yüzyıldaki refahınızı dininizin "esnekliğine" (!) bağlarsanız, tarihî realiteyi inkâr etmiş olursunuz, kavga devam eder.
Sayfa 234Kitabı okudu
Fatih Sultan Mehmed'den itibaren bu İtalyan cumhuriyetl'erinin doğudaki hâkimiyetleri darbe yemiştir. Akdeniz adalarında 16'ncı yüzyılda Kıbrıs'taki, 17'nci yüzyılda Girit'teki koloniler ile Fatih Sultan Mehmed devrinde Karadeniz'deki Cenova kolonileri Türklerin kontrolüne girmiştir.
Başka şartlar çok hâkim de olsa, Osmanlı fütuhatının İtalya üstünlüğünü ağır bir biçimde sarsmaya başladığı açıktır. Vene- dik, Türklerin kâh dostu kâh düşmanıydı. Ama iki kuvvetin karşı karşıya gelmesinden İtalya çok kaybetti.
Sayfa 223Kitabı okudu
Şimon Peres "Bütün Müslümanlar terörist değildir ama bütün teröristler Müslüman'dır" gibi harika (!) bir mesaj yolladı. İnsan İzak Rabin'in katlinden sonra İsrail'de pek mantıklı politikacı kalmadığını anlıyor. Sormak lazım, Rabini katleden hangi terörist grubun maşasıdır? Bunca terörist Hristiyan grup nereden çıkmaktadır? Akıllı sandığımız Şimon Peres'inki maalesef toptancı ve ucuzcu bir politik üslup...
Sayfa 192Kitabı okudu
Kafkasya'yı General Yermolov orduları değil, Puşkinin mısraları fethetti. Aynı Rusya, Lermontov'un, Tolstoy'un, Puşkin'in kaleminde Kafkaslara teslim oldu. Dostoyevski'nin hiçbir karakteri "Tatarin Ali" dediği Dağıstanlı Ali kadar müspet değildir. Ama Rusya, Kafkasya'da ne kadar kaldı ve ne kadar etkili oldu ise o derece de düşmanlık uyandırdı. Kafkasya hâlen bir barut fıçısı değilse de devamlı sızlayan bir yaradır.
Sayfa 192Kitabı okudu
20'nci yüzyıl başlarında Grigory Spiridinoviç Petrov, Rus halkını en çok etkileyen hatip ve yazarlardan biriydi. En ünlü eseri o zamanki Rusya'nın otonom Finlandiya Büyükdukalığı'nı anlatan Ak Zambaklar Ülkesi'dir. Finlandiya sonradan, yani 1917 Devrimi'nden sonra kurtuluş ve kuruluş mücadelesini verdi ve Mareşal Mannerheim'in öncülüğünde bağımsız bir ülke oldu. Bir kilise papazı ve liberal düşünceli bir filozof olan Petrov'un bu eseri Balkan ülkeleri arasında, Rusya'da ve tercüme edildikten sonra Türkiye'de en çok okunan eserlerdendir. Etkili oluşunun nedeni, dirilen bir ülkenin mücadelesini anlatmasıdır.
Sayfa 183Kitabı okudu
20. yüzyıl başında Moskova bir tiyatro şehri olarak Petersburg'un önüne geçti. Hatta Çehov'un ünlü Martı'sı Saint Petersburg'da hiç anlaşılmadığı halde Konstantin Stanislavski'nin rejisiyle Moskova Sanat Tiyatrosu'nda yeninden sahnelendi ve yer yerinden oynadı. Diğer eserleri (Vanya Dayı, Vişne Bahçesi, üç Kız kardeş) aynı yerde onu izledi.
Sayfa 164Kitabı okudu
Kazan Kremlini, gezilip görülecek yerlerindendir. Burada 15. asırdan kalma Ulu Mehmed Han'ın yaptırdığı camii ve bunun yanıbaşında Pugaçev İsyanı'n en önemli şekilde yaşatan eserler göze çarpar. Pugaçev Emilyan, katledilen III. Petro'nun kendisi olduğu iddia ederek ortaya çıktı. İlginç bir adamdı. Okuma yazma bil- miyordu ama bir şeyler karalıyordu. Etrafındaki cahil adamlara bu yazdıklarının Almanca olduğunu telkin ediyordu. Ayaklanmayı destekleyenler sadece fakir köylüler yani daha doğrusu toprak köleleri değildi. Bunların içinde aristokratlar, hatta Türk soylu olanları vardı; Tarahanova gibi. II. Katerina'nın ilginç komutan- larından biri olan genç General Suvarov bu ayaklanmayı bastırdı.Dönemin tarihini Puşkin'in kendi kaleme aldığı Pugaçev isyanı'nın Tarihi adlı kitaptan ve onun bu tarihe dayanarak anlattığı Yüzbaşının Kızı adlı romandan izlemek daha kolaydır. Böylelikle bir tarihçinin, bir edibin nasıl bir araya geleceği görülür. Boris Gudonov adlı dramayı (ki Puşkin'in eseridir) ve Pugaçev İsyanı'nı romanlaştıran kendi eseri Yüzbaşının Kızı okumak iki döneme girişte bize rehberlik yapacak çalışmalardır.
Sayfa 159Kitabı okudu