Bunca umudu ben nereye erteliyorum, bir başka ömrüm olmayacak ve ölüm döşeğimde kaç ömürlük keşkeler dizilecek film şeridi gibi. 42 yaşına geldim, geçen yıllarım umuttan mamul bir çığ, bir gün çökecek elbet tepeme. Kim soktu kafamıza bu özel mülkiyet kavramını, bir evin olsun başını sokarsınları bilmiyorum. Üç dilde çeviri yapıyorum aynı dört duvar içinde, bu diller bir tek fatura ödemeye mi yarayacak?
hayatımda hiç pişman olmadım. tuhaftır ama hatırladıklarım ben de hep memnuniyet yaratıyor. çok nadiren, halen daha yüzümü kızartan anılar resmi geçit yapsa da, hayatımın her hoş anında olduğu gibi nahoş anıları için de kendimi ikna edici sebepler buluyorum; hem yaşarken hem anarken... hiçbir şeyi boşuna yapmadım. ayıplarımı, yasakları, kaçamakları bile. hepsi gerekliydi ve iyi ki de yaptım. ne büyük fırtınalar, ne şiddette depremler yaşamış dahi olsam..
ne gariptir, en kötü yaşananları bile mutlulukla hatırlar oldum. Bu kendimi affetmemden kaynaklanan bir mutluluk. Yaşadığım her şeyin, gerekli olduğu için yaşandığına dair kabullenişimin getirdiği iç huzur ...