Hayatıma bir şeyin karıştığını, sonsuza kadar yanımda taşıyacağım bir şey karıştığını, daha o zaman sezdiğimi iddia etmek kuruntudur tabii. Parmaklıklı küçük yatağımda yatar, uyumaz, yalnızca tek kimse için bir anlam taşıyan ve söylenemeyen garip şeylerle dolu hayatı, hayal meyal tasarlardım. Zamanla içimde umutsuz ve ağır bir gurur yer etmiş olsa gerek. İnsanın yüklü bir ruhla ve suskun dolaşacağını düşündüm. Büyümüş kimselere karşı çılgın bir sempati duydum;
Adsız sansız düşünmelerdir benim düşünmelerim. Daha çok renge benzerler. İç karartıcılarla iç açıcılar yan yanadır. Bazı bir kanarya sarısıdır geliverirdi. İçim hızlanır uçardım oradan oraya. İyiye benzettiğim her şeyin bana da olması için çok dua ettim, çok istedim.
Tam şu anda, sokaklarda, meydanlarda, metrolarda, amfilerde, milyonlarca kişinin kafasında milyonlarca roman yazılıyor, bölüm bölüm ilerliyor, yazılıp yazılıp siliniyor, baştan başlanıyor ve hepsi, gerçekleştiği ya da gerçekleşmediği için ölüyor.