Eğer yaşama amacınız sadece nefes almaktan fazlası ise o zaman uğruna savaşacak bir hedefiniz, hayaliniz, birileriniz vardır demektir. Bu sizin devam etmenizi ve her düştüğünüzde ayağa kalkmanızı sağlar. Bazen hissettikleriniz sizi öldürecekmiş gibi gelir,bazen tüm evren sizin vazgeçmeniz için çabalar ve bazen yaptıklarınız sadece işleri daha çok çıkmaza sokuyor gibi gelir ama yine de pes etmezsiniz. Çünkü başka bir yol bilmiyorsunuzdur. Siz savaşmak için geldiniz bu dünyaya bunca zaman sadece savaştınız çoğu kez kendinize yenildiniz ama hiç pes etmediniz çünkü pes etmek bir savaşçının seçeneği değildir.
Yalnız kaldınız, rezil edildiniz, gururunuz kırıldı, umudunuz tükenme noktasına geldi hatta intihar bile ettiniz ama işte şimdi yine ayaktasınız bunca savaş tek bir amaç upruna değil miydi? Onu elde etmediniz o halde pes edemezsiniz.
Yaşanılan bunca şey, söylenen bunca söz, dökülen kanlar ve gözyaşları... Kalp buruklukları, umut kırıntıları, hayal kırıklıkları... Çaresiz geceler, dinmeyen işkenceler, uykusuz gözler, yorgun adımlar, bitap bedenler ama asla pes etmeyen akıllar. Tüm bunlar şimdi vazgeçmek için miydi? Hayır değildi! Tüm bunlar hazırlıktı. Geleceğe ve gelecekte yaşanması muhtemel olaylara ruhen ve bedenen yapılan hazırlıklar. Bunlar dünyanın nasıl bir yer olduğunu anlamak için yaşanması gerekenlerdi. Bunlar tecrübeydi, bunlar pes etmemek iç doğduğumuzu hatırlatanlardı.