Kendi dünyalarımızın içerisine sıkışmışız. “uyuşup kaldığımız izbe”den ayrılamıyoruz. Çünkü gerçek manâda, hakkıyla, layıkıyla “yaşamak”ı bilmiyoruz. Bilsek de, uygulama imkanı vermiyor şu hayat.
“Bilmem ki kuşlar, bu hengamenin neresine uçar“
Biz de bilmiyoruz.