Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mihri

İnsanlar onlara bir şeyler anlatmanızdan hoşlanıyorlar, mütevazı ve güven veren bir ses tonuyla yeterince şey anlatırsanız sizi tanıdıklarını sanıyorlar, ama aslında tanımıyorlar,sizin hakkınızda bir şeyler öğreniyorlar sadece, çünkü öğrendikleri şeyler olgular, duygular değil; herhangi bir şey hakkında ne düşündüğünüzü, başınıza gelenlerin ve verdiğiniz kararların sizi nasıl siz yaptığını bilmiyorlar. Onların yaptıkları şey kendi duyguları, düşünceleri ve tahminleriyle boşlukları doldurmak, sizinkiyle çok az ilgisi olan yepyeni bir yaşam yaratmak, böylece artık güvendesiniz. Siz istemedikçe kimse size dokunamaz. Yalnızca kibar olmak, gülümsemek, paranoyakça düşünceleri kafalarından uzak tutmak gerek, çünkü ne tür bir oyun oynarsanız oynayın sizin hakkınızda konuşacaklar, bundan kaçamazsınız ve zaten siz de aynısını yapardınız.
Reklam
"Dünyanın bütün nimetleri elinde bile olsa, onları tadabilecek bir ruh gerekir. Çünkü bizi mutlu eden; bir şeyin sahibi olmak değil, tadına varabilmektir. " Michel de Montaigne
Perit ve Meryam içeri girdiklerinde, yüzlerindeki ifadeden bahçede geçen konuşmanın çok da verimli olmadığı anlaşılıyordu. Kadının ümitsizliği erkeğin umursamazlığı ile birleşince böyle bir tabloyu görmemek imkansızdı. Günümüz modern çiftlerinin ortalama bir tablosu gibiydi. Çünkü ablası ve Perit'in ilişkisi, yeryüzündeki diğer birçok çiftin ilişkisine yakın bir seviyedeydi. Yani birbirlerini sevdiklerini sanan ve bu uğurda bir hayat inşa etmeye çalışan iki farklı cinsiyet. Dünyadaki evliliklerin küçük bir kısmı, zorla yaptırılan evliliklerdi. Geri kalan çok büyük bir kısmı ise birbirlerini sevdiklerini sanan insanların yaptıklarıydı. Daha doğrusu seveceği insanı bulamadığında, korkudan, bulduğu insanı sevmeye çalışanlar. Hoşlanma hissini aşk sananlar. Her taraf bu tarz çiftlerle doluydu. Acaba yeryüzünde gerçekten aşık olup beraber olabilen kaç kişi vardı, diye merak etti Tesla. Kaç tane olabilirlerdi ki? Aslında yıllar önce Shakespeare meseleyi çok güzel özetlemişti. "Beğendiğiniz bedenlere, hayalinizdeki ruhları koyup, bunu 'aşk' merhaba sanıyorsunuz" cümlesi, ortalama bir insanın aşk sandığı fizyolojik süreci güzel ifade ediyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Çatlaklar kutsaldır, çünkü ışığı içeri sızdırırlar. "
Zira hiçbir sınav adayın ne olduğuyla ya da ne değer taşıdığıyla meşgul olmuyor, sadece onun hafızasını ve öğrenilmiş konulardaki seviyesini ölçüyor.
Reklam
Zalim, cahil ve korkak insanlar bir yandan arzularının peşinden giderken, diğer yandan o arzuları lanetleyecek kurumlar ve dogmalar geliştirirler.
"Zıtlıklar olmazsa gelişme de olmaz. Çekicilik ve İticilik, Akıl ve Enerji, Sevgi ve Nefret gereklidir İnsanın varlığı için."
Hayatı yaşamadan öğretmek cehaletin işlediği en iğrenç suçtu.
"Ölüm umutsuzluktur, oysaki en kötü yaşamda bile her gün umut güneş çiçeği gibi açar."
"Zaten bütün yaratıklar görselerdi, duysalardı savaşı, bütün yaratıklar duyabilselerdi savaş çığlıklarını bu dünyada savaş olamazdı. Savaşın iğrençliği bilinmeyen bir şeydir de... Savaşın kötülüğü saklanan bir şeydir de, yaratıklar onun için kabul edebiliyorlar savaşı. "
Reklam
Sevgi ve şefkat eli değmeyen zeka ve eğitim beş para etmez.
Sayfa 262Kitabı okudu
Bir çocuk kendisini beslemeyi veya ne yemesi gerektiğini bilemeyebilir, ama onun da karnı acıkır.
Sayfa 211Kitabı okudu
Psikoseksüel Gelişim Kuramı
Rahatlama ile korku arasında bir şaşkınlık yaşamakta dır. Kaka onundur ama annesi her zaman yaptığı gibi ondan alacaktır onu.
"Dünya kötü bir durumda, ama herkes elinden gelenin en iyisini yapmazsa her şey sürekli daha kötü olmaya devam edecek."
Sayfa 130Kitabı okudu
Bir insan, diğerleri arasında birisi değildir; şeyler birbirini belirler, ancak insan kendi kendini belirleyendir. Çevresi ve ona bahşedilenlerin oluşturduğu sınırlar içerisinde kendi kendi kendini oluşturmuştur.
Sayfa 120Kitabı okudu
336 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.