Hediye Gamze İrez

Ömrünün uzun olmasından çok güzel olması önemlidir. Uzun yaşamak için çabala ama daha önemlisi güzel anlar biriktir.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
Bana bir şey sorma. Ne yapacağımı ben de bilmiyorum.
Yaşam bazen yalnızca sağ kalmak için gerekli şeyleri elde etmek uğruna girişilen uzun ve bunaltıcı bir didinme olur çıkar. İnsana tuhaf gelen de şudur: Yararlı her şeyin bir fiyatı vardır, yalnızca parayla satın alınabilir.Düzen bunun üzerine kuruludur. Bir balya pamuğun ya da çeyrek bir litre pekmezin fiyatını bilirsiniz, bunun nedeni aklınıza bile gelmez. Oysa insan yaşamına hiçbir değer biçilmemiştir. Bize bedava verilip, geri alındığında da bir şey ödenmez. Peki nedir değeri? Çevrenize şöyle bir bakarsanız, bazen çok düşük bir değer biçildiğini, bazen de hiçbir değer biçilmediğini görürsünüz. Çoğu zaman çalışıp ter döktükten sonra düze çıkmazsanız, ruhunuzun derinliklerinde pek bir değer taşımadığınız duygusu doğar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
... Ama bilmiyordu ki vücudun ruha ihanet etmediği anlar pek azdır. Ne çok ister insan büyük kederlerin ardından ölüp gitmeyi de, başaramaz. Ruh, başına kara bir hale takarak göğe yükselmek için çırpınır; ama vücut dünyalıdır; yer, içer, yaşar...
Sevgi sözlerinin arasındaki sessizlikler kadar çıplağım Ve aşktandır benim bütün yaralarım Aşktan, aşktan, aşktan
Reklam
Keşke güvercin olsaydım, bu dünya sevmek için çok küçük...
Saçlarım beyazladığı ve alnımda kırışıklar oluştuğu için mutluyum. Hayal kuramadığım ve rüya görmediğim için de mutluyum. Artık yakında otuz ikisinde olacağım, her ne kadar otuz iki yaşında olmak hayatın korkulu otuz iki yılını geride bırakmak ve sona erdirmek olsa da karşılığında kendimi buldum.
İçimdeki korkunç hayatı kimse görmesin, tanımasın diye sürekli kapalı kapı gibi olmaya çalıştım... Kendi içinde canlı bir varlık olduğum halde insan olmaya çalıştım... Biz duyguyu sadece ayaklarımızın altında çiğneyebiliriz asla ona sahip olamayız.
Umutsuzluk; yalnızlık içinde yıllar geçecek; sarsak ihtiyarlık bastonuna dayanarak karşınıza dikilecek. Her şey hüzüne, kedere bürünecek… Yaşadığınız o parlak dünya sönecek, hayaller, sarı yapraklar gibi bir bir dökülecek…
Reklam
Sonsuz dedikleri hayal, sürekli bir gerginlik içinde bulunmaktan tükeniyor. Çünkü zaman geçip insan olgunlaştıkça, eski ülkülerin yerine yenilerini koyamayınca yıkıntılar arasından yeni bir şeyler bulup çıkarmak zorunluğu oluyor. O zaman hayalci, tıpkı ateş yakmak isteyince, sönmüş külleri karıştırarak köz aradığımız gibi, vaktiyle kalbini duygulandırıp gözlerini yaşartan eski hayallerini canlandırmaya çalışıyor.
İnsanoğlunun sevinç, üzüntü ve diğer tüm hisleri bir sahne içinde yaşanıyor. İnsanlar şansın bir lav üzerine fırlattığı, gelecekteki kum çöllerinin, kar fırtınalarının yıldırdığı insanlar, bu ölmezlik tutkusunu nereden buluyorlar? Onların medeniyeti, kısa ömürlü yıldızlardan başka bir şey midir? Bir volkan, yeni bir deniz, bir kum fırtınası, hepsini dünya yüzünden silip atabilir.
İnsan olmak demek, aslında sorumlu ve sorumluluk sahibi olmak demekti. İnsan olmak, yoksulluk karşısında utanç duymaktır. Arkadaşların kazandığı başarıdan onur ve mutluluk duymaktır. Kendi payına düşen taşı yerine yerleştirirken, dünyanın kurulmasına yardımda bulunduğunun farkına varmaktır.
Fırtınayla karışık yağmurlardan şikayet etmiyorum artık. İşin büyüsü önüme koca bir dünya seriyor ve ben o dünyada kara ejderlerle, tepelerinde şimşek çakan dağlarla karşı karşıya geleceğim; bu dünyada gecenin karanlığında tehlikelerden kurtulacağım.
307 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.