Bambaşka bir evrende iki gezegen, Anarres ve Urras. Bu iki gezegen birbirinin yörüngesinde yani birbirinin uydusu konumundadır. Anarres (Mülksüzler)’te herhangi bir yönetim ve otorite yok . Toprakların verimsiz, kayalık ve tozdan oluştuğu bu gezegende mülkiyet denen bir kavram bulunmuyor çünkü kimse hiçbir şeye sahip değil, her şey paylaşılıyor. Aile kavramının bile bulunmadığı, herkesin istediği işte çalışabildiği, eşit miktarda yediği, içtiği, iyelik ekinin bile var olmadığı Anarres’te özgürlük var. Urras ise tam zıddı kapitalizmin hüküm sürdüğü, zenginlerin çok zengin fakirlerin ise çok fakir olduğu bir gezegen, tıpkı şu an yaşadığımız dünyanın bir yansıması gibi. Urras’ta paranın, mülkün, teknolojinin ve sahiplenme dedikleri şeyin aslında bir kölelik sistemi olduğunu görüyoruz. Bu iki gezegen yazar tarafından her yönüyle tanıtılıyor ama herhangi iyi veya kötü yorum yapılmıyor. ‘Mülksüzler’ peki ya ben hangi gezegende yaşamak isterdim diye düşündürdü. Bana göre bunun net bir cevabı yok, her iki dünyanın da olumlu ve olumsuz tarafları var seçim yapmak imkansız. Ama bu yargıya net bir şekilde varabiliriz ki… Mülkiyet özgürlük değil aslında tutsaklıktır, köleliktir.
Bilimkurgu okumayı sevenler için kesinlikle ideal, düşündüren ve fazlasıyla sorgulatan bir kitap.