Kanadını alevlere yakan pervane muma şöyle dedi:
"Behey divane, haydi ben aşığım, bana yanmak yaraşır, peki sana ne oluyor, sen neden yanıyorsun?"
Mum hem yanıyor, hem cevap veriyordu. O sırada bağrından göz yaşları süzülüyor, başından dumanlar tütüyordu:
" Bal gibi tatlı sevgili bir yarim vardı, şimdi ondan ayrıyım, ya nasıl yanmayayım? A iddiacı pervane! Zannımca aşk senin için değil, benim içindir. Çünkü senin ne yanmaya sabrın, ne alevde durmaya kararın var. Kanadın azıcık yandı diye alevin önünden kaçıyorsun. Halbuki ben baştan ayağa yanasıya, eriyesiye, tükenesiye kadar sabrediyorum. O halde ey başımdaki ateşi görüp de kıskanan pervane, gel bir de içimde yanan ateşi gör."