Mümine SARIGÜL

Güzel Kalmak..
Vakit geçiyor, zamanımız kısalıyordu. Her geçen gün bizden anılarımızı, anlarımızı alıp götürüyordu. Gördüğüm manzara, bir kaç kişinin oturduğu bir kamelyadan, yemyeşil ağaçlardan ve ahşap köprülerden oluşuyordu. Geriye dönüp yoluma devam ederken aşağıda, beton bir köprünün altından akan suyu farkediyorum. Akan su, şehrin gürültüsü içerisinde bile
Reklam
Paylaşmak..
Bana ayrılıp bir kenara bırakılanlar, gördüğümde mutlu etmişti beni. Neydi acaba bunlar, kim bıraktı diye düşünmeden işyerindeki masamda bulduğum bir avuç tadımlıklar. Dışarı çıkmayı tercih etmiş, öğle yemeğine onların arasına katılmamıştım. Oysaki ne kadar şanslıydım. Benim çıkıp gitmeme rağmen sıcaklıklarını her zaman hissettiren o
Yolcu..
Bir gece vaktiydi. Dere, ara sokaktaki yol boyunca uzanıyordu ve o karanlığa rağmen ışıl ışıldı. Üzerine yapılmış olan köprünün ışıkları, derenin sularına renk katıyordu. Köprüden dereye yansıyan ışıkların oluşturduğu görüntü, güzelliğiyle beni etkilemişti. Otobüs yolculuğu, bana karanlık yollarda çeşitli hikayeler yazdırıyordu. Bir otogarda inenler, başka bir otogarda binenler; bavulunu alıp arkasına bakmadan gidenler, bavulunu bagaja koyup geride bıraktıklarına el sallayanlar. Sevdikleri tarafından beklenenler, bir amacı olmadan gezmeye çıkanlar. Otobüs yolculuklarını seviyorum. O yolculuklarda aklıma ne yorgunluk, ne de uyku gelir. Karanlık bile olsa gözlerim, dışarıda olanı biteni ve kurulu düzeni seyreyler. Birbirine doğru hareket eden iki araç. Yol aynı yol olmasına rağmen araçların biri gidiş yolunda, diğeri dönüş yolundadır. Bu araçların bekleyenleri farklı farklı şehirlerdedir. Benim için yol bitmek üzeredir. Bu kısa yolculuğumda yine farklı farklı insanlarla karşılaştım. Memleketi, kültürü, kişiliği ve karakteri farklı insanlardı bunlar. Ben yolculuğumu burada sonlandırırken otobüs yoluna devam ediyordu. Ülkenin bir ucundan yola çıkmış diğer bir ucuna gidiyordu, yolu uzundu. Ben şoför ve muavine iyi yolculuklar dileyerek bavulumu alıp yoluma koyuluyorum. Bekleyenime kavuşma vakti.. 10.05.2024 Mümine SARIGÜL

Reader Follow Recommendations

See All
Akrep, Yelkovan ve Saniye..
Başımı geriye yaslayarak o anda aklıma neler geleceğini bilmek istiyordum. Gözüm, akrep ve yelkovanın yavaş hareketine nazaran hızla hareket eden saniyeye takılı kaldı. Zamanın bölünmüşlüğü, gözlerimin önünde duvarda asılı bir şekilde yer alıyordu. Saniyenin hızı ile, hareket etmek zorunda kalan akrep ve yelkovan halinden çok da memnun değil gibiydi. Sanki ilerlemek istemiyorlardı ancak saniye onları zorluyordu. Zaman akıp gidiyor, günler geçiyor diye hayıflanan bir insanlık var iken, akrep ve yelkovan kimse tarafından dikkat çekmiyor. Bir zaman var! Akrep, yelkovan ve saniyenin parçalara ayırdığı, elle tutulamayan, gözle görülemeyen. Bir zaman var! Bir bakmışsın gün doğmuş sabah olmuş; bir daha bakmışsın gün bitmiş, hava kararmış, akşam olmuş ve bunu gözle görüyorsun. Yeni güne başlarken, aklında yapılacaklar listesi ile kapıdan dışarı adımını atıyorsun. Kilitli bırakıp terk ettiğimiz hane kapılarımız ve gün boyu açık duran, çalmadan açılan kapılar. Bir tarafta seni ses çıkarmadan gün boyu akşama kadar bekleyen hanen, diğer tarafta tüm gününü geçirdiğin klavye seslerinin geldiği açık kapılar. Birini aydınlık günde diğerini kararmış günde terkediyorsun. Hayatımız bu iki dünya arasında gidip geliyor. Üçüncü dünya ise, hızla akan zaman zarfında aklımıza bile getiremediğimiz asıl olan bir dünya. O dünyanın adını, gidip de gelmeyenlerini unutmadan güzelliklere açılsın ellerimiz. Bırak giden zaman gittiğiyle kalsın, sen gelenlere sahip çık.. 09.05.2024 Mümine SARIGÜL
Yaşayan Manzaralar
Küçük bir tekne denizde, suların üzerinde gidip gitmediğini belli etmeden kendini gösteriyordu. Belki bir tek ben farkediyorum onun varlığını. Kimilerine göre bir hiç de olabilir onun deniz üzerine kondurulmuşluğu. Şu anda bir resim çizmek istesem, denizi çizerdim belki de. Rengi biraz yeşile çalan denizi. O tabloyu siz de çizebildiniz mi şimdi?
Reklam
Reklam
297 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.