Uslu

Uslu
@Mr_T
8 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Reklam
" Biri olmak, geçilecek veya kalınacak bir sınav değildir hayatım "
Sayfa 167
"Sonrası sessizlikti. Ancak bu seferki sessizlik, bütün kelimelerden daha gürültülüydü. Bangır bangır bağırıyordu."
Sayfa 151

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Vaiz gibi konuşuyorsun ya kendimi affettirmek istemiyorsam? Beni dışlayan sistemi desteklemek için neden savaşayım ki? Aksine, onun yıkılmasını görmekten zevk duyuyorum. "
Sayfa 189 - Rhett Butler
" Çocuklarınız büyüyerek, birer genç kız ve delikanlı olduklarında, onlarla gelecek hayatları ve yapacak işlerle ilgili konuşmaya başlayacaksınız. Onların mühendis, memur, tüccar, doktor veya avukat olarak, en fazla kazanç getiren mesleklerde görmek isteyecek, rahat ve kazançlı işlere yerleştirmek için çabalayacaksınız. Kızlarınıza ise zengin koca bulmaya çalışacaksınız. Hırs, açgözlülük, tamah... Çocuklara daha iyi bir düzen kurmak, onları sıcak ve rahat bir yere sokmak istiyorsunuz. Bunu yapmakla da çocuklarınıza olan sevgi borcunuzu yerine getirebileceğinizi düşünüyorsunuz. Bu noktada Lev Tolstoy'un söylediklerini hatırlamakta fayda vardır: "Hayattaki düzensizliğin başlıca nedenlerinden birisi herkesin hayatta iyi bir düzen kurmaya çalışması, fakat hiç kimsenin hayatın kendisini düzene sokmak istememesidir." Herkes hayattan mümkün olduğun kadar fazlasını almaya çalışırken, hayata da bir şeyler katmak gerektiğini düşünen yok. Egoist, hırsız, istismarcı ve asalak olarak atıldıkları hayatın anlamını bu asalaklıkta görüyorlar. Çocuklar aileleri ile birlikte yaşadıkları müddetçe, bu "hayat dersi" kendilerine aşılanmaya çalışılıyor. Bunu yapmak isteyen kimdir? Anne ve babalar! Çocuklar ve gençler egoist duygularla büyümekte , sadece kendilerini beğenmektedirler. Sığ ve fakir ruhlu bu insanlar aynı zamanda tembel, ahlaksız ve şehvet düşkünü birer sapık olarak toplum hayatına dahil olmaktadırlar. Sonuç olarak, hiçbir şeye ve hiç kimseye - vatanına, insanlara, emeğe, büyük fikirlere, anne babasına ve nihayet, kendisine - saygı ve sevgi duymayan insanlara dönüşüyorlar. "
Sayfa 127 - Snellman
Reklam
" Zavallı şarlatanları ve kültürel açıdan geri kalmış halkları kendinize örnek almayın, çünkü onlar uygar halkların yaşamını almak için ilk olarak arka avluya bakar ve çöp kutularını araştırırlar. Örneğin, Paris' te kafeşantanları inceleyen bu kişiler Almanya' da işe birahanelerden başlar, İngiltere' de futbol maçıyla devam ederler. Gözünüz yüksekte olsun! Avrupa' da sanat ocaklarını, düşünce mabetlerini ziyaret edin. Almanya' da "Tugendbund" (Hayırseverler Birliği) gibi kuruluşların sıralarını dolduran binlerce genci örnek alın. Maneviyatınızı ve ruhunuzu geliştirmek için çaba gösterin ve "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" deyimini aklınızda tutun. "
Sayfa 122 - Snellman
" Aydın olmak gösterişli bir kıyafet giymek yahut kolalı bir yaka ve modaya uygun bir şapka takmak değildir. Aydınlar halkın beynidir. Halk bizi eğitimimiz bittikten sonra iyi maaşlı bir işe girerek, akşamları lokantalarda oturmak veya sözde ' okuma salonlarında ' kağıt veya domino oynamak için yetiştirmedi. Bu hayatı yaşayanlar aydın değil, aydın süprüntüleridir. Aydın olarak sizlerin vazifesi halkın zekasını, vicdanını, irade ve enerjisini uyandırmak ve harekete geçirmektir. Halkın düşünme yeteneğini canlandırmak, işçileri, köylüleri ve toplumun alt kesimlerini daha iyi bir hayat kurmak için ne yapmaları gerektiği konusunda eğitmek - sizin göreviniz budur... "
Sayfa 88 - Snellman
" Küçük, zavallı solucanlar, siz sadece korkudan titremesini ve yerlerde sürünmesini bilirsiniz. Korkunun çocukları olan sizler dini de daimi bir korku, titreme, şikayet ve sürekli bir şeyler dileme olarak algılıyorsunuz. Sizler ruhen de Tanrı'nın gerçek çocukları olsaydınız, kendiniz de hayatın yaratıcısı olur, yükselirdiniz. Şu an yaptığınız gibi yere kapanmaz, başınızı aşağı eğmezsiniz. "
Sayfa 64 - Kabil
" Muhayyilemizin derinliklerinden çıkarıp aşkımızın ateşinde kaynata kaynata saf bir cevher haline koyduğumuz ve en mükemmel kadın örneğine göre şekil verdiğimiz putun, kendi istek ve iradesiyle gidip bir gorile teslim oluşu veya çamura batışı, bize iki kat elem verir. Bir yandan, içimizde bir yaradanın, öbür yandan en kıymetli malı elinden alınmış bir insanın yürek acısını duyarız. "
Sayfa 115
105 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.