Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'dan sonra okuduğum ikinci kitabı. Babasından kalma bir oteli işleten bir adamın yalnızlığı, çaresizliği, takıntıları, cinsel sorunları, yabancılaşması ve sonunda buna son vermesi anlatılmaz adeta yaşatılır. Yusuf Atılgan gibi bireyin iç dünyasını ele alan ya da postmodern yazan yazarları okumak kolay değil önceden bir ön bilgi olması gerekir yoksa çok anlaşılmaz ve sıkıcı gelebilir. Kemdlm bu tarz eserleri seviyorum alanım olduğu için de severim. Bu kitabın filmi de var mutlaka izleyeceğim. Zaten kitap senaryo tadında. Okurken aynı zamanda izlemiş oluyorsunuz. Bazı yerler can sıkıcı olabilir (Zebercet'in sümüğü ve donları) ancak Yusuf Atılgan iç dünyayı yansıttığı için kahramanı her haliyle ele alması çok doğal. Kitabı okurken/izlerken Zebercet ile yan yanasınız. Otelin tasviri Zebercet'in bunalımlı psikolojisine uygun anlatılır. Bilinçakışı çok başarılı kullanılmış. Sizin bilinciniz de Zebercet'in bilinci ile sürüklenir gider.