“Ben senin ne de olsa kıyametleri koparacağını ummuştum. Sıcak gözyaşı yağmuruna hazırlamıştım kendimi. Yalnız, bu gözyaşları benim göğsümün üstüne dökülsün istiyordum.Sen onları yastığına içirmişsin… Ya da mendilini ıslatmışsın onlarla. Hayır… Yanılıyorum. Hiç ağlamamışsın sen! Yüzün bembeyaz, gözlerinin ışığı sönmüş ama gözyaşlarının izi bile yok. Öyleyse, Yüreğin kan ağladı, öyle mi?”