"12 Eylül'den sonra, Mamak Askeri Cezaevi'nde tutukluydum. Bize
verilen emre göre onbaşılar dahil bütün subay ve astsubaylara 'Komutanım' diye hitap ediyorduk. Onlar da bize umumiyetle 'Ulannn! veya lannn' diye sesleniyorlardı. Sebepsiz yere ellerimize, omuz başlarımıza, diz kapaklarımıza copla vuruyorlardı. Bir
Sultan Abdülaziz giyinip Harem Dairesi'nden çıkarken, yanındaki dârüssaâde ağası Cevher Ağa, başmâbeyn cisi Hâfiz Mehmed Bey ve başkâtibi Atıf Bey'e şu tarihî sözleri söylemiştir:
-Böyle olacağını biliyordum. Zira benden önceki sultanlardan benim gibi devletin şan ve şevketinin yükselmesine hizmet edenler, felâkete uğradılar. Amcam şehîd-i mağfür Sultan Selim'in uğradığı felâketin derecesi tarih sayfalarını kanlara boyadı ve herkese ebedî bir esefi yâdigâr olarak bıraktı. Felâket, şimdi benim başıma da geldi!
"Bir gün," dedi Mevlana, gözleri maviliği gitgide derinleşen göklerin sonsuzluğunda, "bana, 'falanca zat hiç günah işlememiştir,' demişlerdi. Ne cevap verdim bilir misin Hüsameddin?"
"Bilmem Efendim."
"Keşke günah de sonra pişman olsaydı,' dedim. Peygamberimiz buyururlar ki, 'Eğer siz, hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder ve günah işleyip hemen arkasından tövbe eden bir kavim yaratırdı.' Günah elbette ki kötüdür; ancak onda, insanın kibrini kıran ve boynunu bükerek olgunlaştıran yüceltici bir taraf bulunur."
“Siz ahlaktan bahsedersiniz, onlar ahlakın göreceli olduğunu öne sürerler. Siz "hak din İslam'dır" dersiniz, onlar "bütün dinlere saygı göstermek zorundayız" derler. Siz "adalet, özgürlük" dersiniz, onlar da der ama onlar daha fazla özgürlük dediğinde "daha az ahlak" ortaya çıkar, onlar adalet dediklerinde emperyalistlerin torbaları dolar. Siz gündelik yaşamda ve toplumsal yaşamda İslami kural ve kaidelerin uygulanmasından söz edersiniz, onlar kimsenin kimseye bir şey söyleme hakkı yok derler. Siz ilahi aşka tutulanın ömür bereketlenir dersiniz, onlar kul ile Allah arasına girilmez derler. Çıkın o zaman Allah ile kul arasından. Gölge etmeyin, etmeyin ki kul buluşsun Rabbiyle.”
Cumhuriyet İslamcılığının Seyri/ Serkan Yorgancılar