Home
Search
Explore
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.37
Mustafa Uğurcan Yıldırım
Mustafa Uğurcan Yıldırım
@MuhalifPilot
Okumadığımız kitapların eksiklikleriyle yaşıyoruz.
Öğrenci
Hukuk Lisans Öğrencisi
Strazburg
29 reader point
Joined on January 2020
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Kötülüğün Karşısında Arsız Bir Çocuk Olmak Lazım Gelir.
Aytmatov'un kaleminden okuduğum ilk eser, böylesine bir yazarla tanışmak için bu kadar geç kaldığıma üzülüyorum. Eserde iyilik, kötülük, tamahkarlık vb. kavramlar karakterler üzerinden imgesel yollarla çok başarılı bir şekilde anlatılmış. Ana kahramanın bir çocuk olduğu bu eser, Küçük Prens'ten her ne kadar daha az bilinse de, bana kalırsa bir çocuğun halet-i ruhiyesini çok daha realist bir şekilde ele alıyor.
***
Kitabı Ötüken yayınlarından okursanız, eserin sonunda yazarın esere yöneltilen eleştirilere verdiği cevapları da okuyabilirsiniz. Beş-altı sayfa gibi kısa bir bölüm de olsa yazar burada edebiyatın neden yapılması ve nasıl yapılması gerektiğini çok güzel bir şekilde açıklamış.
***
Bu kitabı okumamış olmanın eksikliğini tez vakitte gidermenizi dileyerek, herkese şimdiden iyi okumalar temenni ederim.
*"Yüz Yıllık Yalnızlık"* gibi muhteşem bir eser sayesinde bir çoklarımızın yakından tanıdığı ve sevdiği Marquez, bu eserinde de aslında bazı noktalar itibariyle aynı konuyu ele alıyor denebilir. Eser tıpkı Godot'yu Beklerken'de olduğu gibi, sonu gelmez bir bekleyişi ele alıyor.
***
Fakat şunu da belirtmekte fayda var; Godot'dan farklı olarak bu öyküde Albayın beklentilerinin daha haklı sebepleri var.
***
Zaten çok da uzun olmayan bu uzun öykü hakkında sizleri ayrıntı ve yorumlara boğmadan, bir kahve yanında zevkle okuyabileceğiniz bu lezzetli eseri hepinize öneririm. Tüm kitap kurtlarına iyi okumalar dilerim.
Bunları Herkes Bilseydi, Bu Hâllerde Olur Muyduk Hocam?
Kitap, dönemimizin yükselen yıldızlarından ve günden güne şöhretine kattığı şan ile ismini daha da sağlam bir otorite haline getiren, meslektaşlarına kıyasla nispeten 'genç' olarak isimlendirebileceğimiz Emrah Safa hocanın kaleminden.
***
Eser her ne kadar bir popüler tarih kitabı olsa da, bu asla içeriğinin boş ya da anlamsız olduğu anlamına gelmez. Sonundaki "Yanlış Kullanılan Kavramlar" bölümünde günümüz dizi ve siyaset anlayışının diline yapılan incelikli ve zarif eleştiriler olsun, gerek devletimizin gerekse milletimizin tarihçiliğe olan bakışındaki eksiklikler ve usül yanlışlıkları olsun, hepsini çok başarılı bir şekilde ele almış.
***
İçerik öylesine başarılı hazırlanmış ki, parantezler içerisinde Arapça'dan dilimize geçmiş kelimelerin nasıl türetildikleri bile izah edilmiş; ki bu eylem, yalnızca Arapça için değil Yunanca, Fransızca ve Farsça gibi başka başka diller için de gerçekleştirilmiş. Bu kitabı okuduktan sonra Arapça öğrenmek arzusunun tezahür edeceğini asla tahmin edemezdim.
***
Son olarak, kitabın sonunda farklı dillerde kaleme alınmış makale ve kitap dizinlerinden oluşan seçme kaynakça vesilesiyle konuların ayrıntılarına girmeyi arzulayan meraklı okurlara engin bir ufuk gösterilmiş. Bu kaynakça vesilesi ile gerçekten de çok önemli ve mihenk taşı teşkil edecek şaheser niteliğindeki tarihi kaynaklara bir rehber edinmiş olacaksınız.
***
Kitapta derin ve tarihi konuların anlatıldığı satırlarda günümüze tutulan ışıklar ve taşlamalar ise bu kitabın amacını gerçekleştirdiğinin bir kanıtıdır: "Tarih bugünü anlamak içindir." Bütün tarih severlere şimdiden iyi okumalar dilerim.
Reader Follow Recommendations
Masallarda Unutulan İmkansız Sevdalar
Öyküye başlamadan önce sayın Ahmet Ümit, uzun müddet masalına bir kahraman aradığını ve hikayeyi kaleme aldığı esnada bir torununun dünyaya gelmesiyle uzun arayışlarının son bulduğundan bahsetmiş. Yani sözün kısası, baş kahraman olan Rüzgar, ismini Ümit'in torunundan almış.
***
Hikayeyi okuyunca, Ahmet Ümit'in neden bir isim bulmakta bu kadar zorlandığını anlayacağınıza inanıyorum. Kavga ve savaşlara sahne olan devrimizde, bu kadar imkansızlığa rağmen böyle güzel sevebilecek insanların varlığına inanmak günden güne zorlaşıyor; ve hatta -sanırım- masallarda bile.
***
Kitaba gelecek olursak, her ne kadar çocuklar için kaleme alınmış olsa da yalnızca çocuklara değil, çocukluğunu özleyen her okura hitap ediyor. Tiyatroya gidemediğimiz bu günlerde, böyle bir masal vesilesiyle kafanızın içinde kendi tiyatro oyunlarınızı canlandırabilir, içinizi böyle bir masumiyet ile ısıtabilirsiniz. Gerçi hoş, okumayı bilen insan okuduğu her kitabın filmini/ tiyatro oyununu kafasında canlandırır.
***
Uzun lafın kısası, gerek zihninizi gerekse gönlünüzü dinlendirecek, havsalanızı tazeleyecek leziz bir masal. Şimdiden bütün okurlara bol hayaller dilerim.
Grotius'u Anlamak, Bugünü Kavramak
Kitap, bu konu hakkında yayınlanmış bir tez çalışmasının basım için yeniden düzenlenmesiyle ortaya çıkmış. Kendisinden sonra gelmiş olan gerek hukuk felsefecilerini, gerekse siyaset felsefecilerini etkilemesi sayesinde günümüzde dahi hukuk ve siyaset düzeninde büyük bir etki sahibi olan Hugo Grotius'un sadece eserleri değil, bunun yanında yaşadığı dönem üzerine bir inceleme de okurun huzuruna sunulmuş. Grotius'un yaşadığı dönemin anlaşılmasının, eserlerinin ve savunduğu hukukî nazariyelerin anlaşılabilmesi hasebiyle hayatî bir öneme haiz olduğu kanaatindeyim.
***
Eser sayfaların altında verdiği kaynak kitap isimlerinin yanında, en sonda sunulan zengin bir "Kaynakça" listesi sayesinde bu alanda araştırma yapan ve okumalarını derinleştirmek ve dahası zenginleştirmek isteyenlere de engin bir ufuk oluşturuyor. Bir hukuk öğrencisi olarak bu eserin, günümüz hukuk ve siyaset felsefesinde şüphesiz ki büyük emeği ve izleri bulunan düşünür Grotius'u ve dolayısıyla günümüz hukukunun dününü anlamak vesilesiyle bugününü aydınlatmaya bizatihi yardımı olacağı inancındayım.
***
Hukuk öğrencilerine ve "Hukuk nedir?" sorusuna cevap arayan bütün meraklı okurlara önerir, şimdiden hepinize iyi okumalar dilerim.
İstanbul'da Kadim Cinayetler
Bir İstanbullu olarak, bu kitabı okuduktan sonra fark ettim doğup büyüdüğüm şehrin sokaklarını arşınlarken aslında ne derece cahilce gezdiğimi. Kitap her ne kadar bir polisiye roman olsa da bununla yetinmiyor, insana İstanbul'un kadim tarihini anlatmaktan da geri durmuyor. Bu derin ve köklü tarihin içinde, İstanbul'u İstanbul yapan bütün insanlardan bir haber bir şekilde bir cinayet dizisini çözmeye çalışan cinayet masasının üç fedaisi, Ahmet Ümit okurlarının yakından tanıdığı ve bir dostlarmışçasına sevdiği baş komiser Nevzat, Ali komiser ve kriminolog Zeynep çevresinde dönen hikaye ile insan şunu fark ediyor; tıpkı bu üç karakter gibi onca hengame ve koşuşturmanın içinde, biz İstanbullular da sokaklarında gündelik hayatımızı yaşadığımız evimizin tarihinden habersiziz.
*
Olay örgüsüne değinmek gerekirse şahsımca kurgu fazlasıyla başarılı olmuş. Zira bir çok noktada bütün ihtimaller okura imkansız, ve böylece içinden çıkılamaz bir durum gibi gözüküyor. Binaenaleyh kitabın birçok noktasında ben de "Kim ulan(!) bu katiller?" gibi yükselişlerde bulundum.
*
Olay düzeni ve kurgunun içine çok başarılı bir şekilde yerleştirilmiş İstanbul tarihi hakkında ufak (!) dersler sayesinde şunu söyleyebilirim ki, bu kitabı okuduktan sonra artık "İstanbulluyum" demeye dilim varmıyor; şehrimin tarihi konusundaki cehaletimden dolayı utanıyorum. Bundan ötürü bu kitabın bana en büyük katkısı, şüphesiz ki İstanbul'un kadim tarihi hakkında eserler okumak isteğidir.
*
Şimdiden bütün kitap sever arkadaşlarıma iyi okumalar dilerim.
Ecdadımızla İftihar Etmemek Mümkün mü?
Ben şahsen Osmanlı'nın Hukuk sistemi hakkında daha genel bir merak ile başlamıştım kitaba. İlgimin genel olmasının en büyük sebebi, kitabı okumadan önce Devlet-i Aliye'nin hukuk yapılanmasının bu kadar teferruat ve ayrıntılı olduğunu bilmiyor olmamdı. Aslına bakarsanız kitap bir makaleler derlemesi ve her makale gerek hukuk, gerek devlet yapılanması, gerekse adalet anlayışını ayrı ayrı ele alıyor. Türkler'in İslam hukuk ve idare anlayışına neler kattığı, Osmanlı'daki örfi ve şer'i hukuk ayrımı ve ayrıntılandırılmasını görünce ecdadımız ile gurur duymamak mümkün değil.
*
Bu arada konu üzerinde uzmanlaşmak isteyen, ya da bu alanda derinlemesine araştırmalar yapmayı arzulayan arkadaşlara rehberlik edebilecek engin bir kaynakçaya sahip bir kitap. Bunun yanında Halil Hoca vesikaları incelemek ile yetinmemiş, bunun yanına bu vesikaların kendilerini de eserin sonuna, Osmanlıca formatı ile koymuş. "Vesikasız tarih yapılmaz" diyen Halil Hocamızın, neden "Tarihçilerin kutbu" olarak isimlendirildiğini, bu inanılmaz derecede titizlikle hazırlanmış şaheseri okuduktan sonra bir kez daha anladım.
*
Konuyla alakadar olan her okura gözüm kapalı öneririm. Şimdiden iyi okumalar dilerim.
Ben bu kitaptan önce yine Ahmet Ümit'in "Beyoğlu'nun En Güzel Abisi" isimli eserini okumakla sanırım hata ettim. Bir polisiye romanı, hele ki okuduklarım arasında en güzel romanlardan birini bitirdikten sonra bu kitap, gerek hikaye gerek içerik anlamında çok fakir ve yüzeysel geldi.
***
Öykü okumaktan keyif alan okurlar için önerebilirim, lakin şahsen karakter gelişimlerinin ve olaylar zincirlerinin çok acele ve yüzeysel bir şekilde yapıldığı izlenimini aldım.
Çatışmalar Üzerine Kurulu Bir Dünya Şu Bizimkisi
Yazar Turgenyev'in okuduğum ilk eseri, sonuncu da olmayacaktır; kalemi gerçekten de çok güçlü bir yazar.
***
Eser, XIX. yüzyıl Çarlık Rusya'sını anlamak için gerçekten inanılmaz bir kaynak görevi görüyor. Fransız kültürünün dünyayı himayesi altına aldığı ve Fransa'da İkinci İmparatorluğun (1852-1874) ilan edildiği, ve meşhur 1848 olaylarının patlak verdiği dönemde; imparatorluklardan ulus-devletlere ve dahası "Kul" kavramından "Birey" bilincine geçişin yaşandığı dönemde geçiyor kitap. Yazarın da o devirde yaşamış bir insan olduğunu göz önünde bulundurmakta fayda var.
***
Kitabı bir klasik yapan en önemli yönü, bana kalırsa insanın beşeri kültür birikiminin ürünü olan ideoloji ve prensipleri ile insan doğasının çelişmeye ne kadar müsait olduğunu çok ince ve didaktik olmaktan uzak bir üslupla anlatması. XIX. asrın fikrî ortamını çok başarılı bir şekilde yansıttığını düşünüyorum. Bir taraftan insan doğasını, bir taraftan da XX. asrın iki büyük savaşı ve onları takiben yaşanan iki zıt ideolojinin Soğuk Savaş'ının en temeldeki sebeplerini anlamak için elzem bir kaynak olduğu kanaatindeyim.
Herkese iyi okumalar dilerim.
İslamiyet'ten Önceki Türkler'i Anlamak
Ahmet Hoca'nın okuduğum ilk kitabı. Kitap adından da anlaşılacağı üzere dört kısma ayrılmış: sırasıyla Hunlar, Tabgaçlar, Göktürkler ve son olarak Uygurlar.
Söylemek zorundayım ki kitapta eleştirebileceğim tek şey, muhtemelen kitaptaki yazım hataları. Şahsımca bir kitapta üçten fazla yazım hatası varsa o kitabın basımı konusunda acele edilmiştir. Bunun haricinde kitabın bana kalırsa eleştirilebilecek pek bir tarafı yok. Belki ilaveten haritaların biraz daha ayrıntılı olması daha faydalı olabilirdi.
Bu kitap, göz gezdirerek okuduğunuz takdirde hiçbir şey öğrenemeyeceğiniz, lakin oturup mekan ve zaman anlamında yazılanları irdelediğiniz takdirde bugünü bile aydınlatabilen bir eser. Özellikle Göktürkler bölümü, Orta Asya coğrafya bilgimi inanılmaz şekilde zenginleştirdi, bunu hiç tereddütsüz söyleyebilirim.
Ayriyeten ilave etmek gerekir ki, bu alanda araştırma yapan ve uzmanlaşan kişilere rehberlik edebilecek, inanılmaz zengin bir kaynakçaya sahip. Haşiyeler ve kaynakçalar, bu alanda kendini geliştirmek isteyen okurlara neşriyat bağlamında ciddi bir ufuk açabilir.
Kitaptan keyif almak ve öğrenmek için bu alanın uzmanı olmak gerekmiyor. Ahmet Hoca çok sade bir şekilde konuyu anlatmış. Popüler yayıncılık/tarihçilikten bu kitabı ayıran en büyük nokta, Ahmet Hoca'nın terim kullanmaktan geri durmaması olmuş. Lakin her terimi de parantezler içinde açıklamış. Umarım popüler tarihçi yazarlar da Ahmet Hoca'nın bu uygulamasını taklit edip, okurlara terim kazandırarak güzel Türkçe'mizin fakirleşmesine karşı mücadele ederler.
Hepinize şimdiden iyi okumalar dilerim.
