Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yaşamak Suçu Üzerinde Kalan

Yaşamak Suçu Üzerinde Kalan
@Munzevia
1 okur puanı
Şubat 2024 tarihinde katıldı
Aşksız ve paramparçaydı yaşam bir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Aşk demişti yaşamın bütün ustaları aşk ile sevmek bir güzelliği ve dövüşebilmek o güzellik uğruna. işte yüzünde badem çiçekleri saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
Reklam
Bakıyorsunuz kuşlar Hazır Sokak lambaları yanık unutulmuş Bir kadıköy vapuru hınca hınç insan Çok geçmeyecek Martılar beyhude turlar atacak Kıyılar lağım konserve kutuları Mısır koçanları
Bir adın kalmalı geriye Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde Aynaların ardında sır Yalnızlığın peşinde kuvvet Evet nihayet Bir adın kalmalı geriye Bir de o kahreden gurbet

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yaşamaktan öte özür bulamayınca aşka sonuçları bir bir gözden geçiriyorum pulluklarla devrilen toprağın ıslaklığındaki can madenlerin buharından elde edilen büyü bazı yasak kitapların verdiği dinç duygular nelerse ki yaşamak sözünü asi kılan nelerse ki lekesiz, umutlu ve budala. Denedim. Soğuk sular dökünüp fırladım sokaklara sorular sordum nice kara sıfatları üstüme alaraktan ipte boynum, ağzım şehvet yalaklarında çapraştım, and içip ayna kırdım doğadan bir vahiy bekledimse boşuna baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı hiç bir meşru yanı kalmamıştı hayatımın. Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor böylesine hazırlıklı değilim daha. Bilmek. Bu da ürkütüyor. Gene de biliyorum: Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda
İsmet Özel
İsmet Özel
yağmura, nisana ve yaşıma aldanıp uçurumları kıyı sanarak ve dağlar erişilmeyince acı verir sözünü unutarak kaf dağına gitmek istedim ırmak inadıyla yürüdüm uzaklara bir derviş olup yürüdüm uzaklarayanıldı denektaşım geriye döndüm Kutsal Sözler Panayırı'na sığınıp ipeksi bir sessizliğe büründüm: bir hayat, mahçup ve duru Tanrım,gülleri ve sessiz harfleri koru.
İbrahim Tenekeci
İbrahim Tenekeci
Reklam
Gerçek şu ki; bir tek kişiye bile olsa doğruyu rahatça söyleyebilmek için her gece dua ederek yatıyorum. Ertesi gün karşıma içtenlikli bir şekilde beni dinleyebilecek birini çıkarması için uykuya dalmadan önce Allah'a yalvarıyorum. Çünkü her geçen gün biraz daha yorulduğumu hissediyorum. Buna ihtiyacım var artık. Bir kum fırtınasına tutulmuş gibiyim. Gözlerim hiçbir şeyi seçemiyor. Konuştuğum birçok şeyi iş olsun diye konuşuyorum. Başka yerlerdeyim aslında. Paramparçayım. İyi değilim. Hiçbir şeyim olmadığını söylerken doğru söylemiyorum. Aslında iyi değilim. Bütün bunların ne zaman başladığını tam olarak bilmiyorum. Ancak yaşanan bazı olaylar, şimdi hissettiklerimi daha da güçlendirdi. Bir zamandan sonra kafamda birikenlerin önü alınamaz hale geldi. Gün geçtikçe arttı. Gün geçtikçe ruhumu avuçlarında daha sıkı sarmalamaya başladı. Bir süre sonra bundan kurtulmanın olanaksız olduğuna inanmaya başladım. Bunu hissetmek büsbütün gücümü tüketiyordu. Çaresizce boyun eğdim. Yaşam artık beni önüne katmış sürüklerken yapabileceğim fazla bir şey yoktu.
Ve Sen Kuş Olur Gidersin
Ve Sen Kuş Olur Gidersin
Yara kapanmadı, sadece çürüyor Gözümün kesmediği, Aşılması gereken bir ırmak gibiydi Her akşam eve dönmek Kabullendikçe biraz daha mağlup olanların Birbirlerini teselli etmelerinin arasından geçerken En çok orada Uzak durdum kendimden
Korkularıyla yaşayan insanlar var. İçinden geçirdiklerini söylemekten, içinden geldiği gibi yaşamaktan korkan insanlar var. Karşı kaldırıma geçmekten, tanımadığı birine saati sormaktan, söylenmiş ince bir söze cevap vermekten korkan insanlar... Bir çocuğun kıvır kıvır saçlarını okşamaktan, bir demet nergisin fiyatını sormaktan korkan insanlar
"Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan rabbin adıyla başlayan adamlarız anna. büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan. sanayi devriminde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı,
''Öyle tütüyorsunuz ki gözümde hamdolsun hasret çekiyorum. Eğer kavuşuyorsak veya bu ihtimal varsa hasretimiz dünyadakinedir. Yüce şeyler iki türlü başlıyor. İlki dış şartlarla, adeta zaruretle, ikincisi içten, sen onu bilmeden. Birincisi ikinciye kapı açılması için fırsat. Hasret. Acaba diyorum ebedi olana, her şeyin mirasçısı olana, kalbi dolu dolu hasret çekmek nicedir? Kavuşur gibi oldukça kavuşulamayan ve kavuşulmadıkça hasret büyüyen ve hasret büyüdükçe onu alabilmek için iç büyüyen ve bu yinelendikçe olanlar olanlar. Bunu anlatan kitaplar okudum. İnandım. Bense toprağınkilerle cebelleşiyorum. Duygularım bu yüzden şiddetli ve acı veriyor. Onlar ancak uyumaya yakın zamanlarda rahatça taşıyabiliyorum. İşte o zamanlar bazı şeyleri saf şekilleriyle duyabiliyorum. Perdelediklerini sezer gibi oluyorum ve onlardan emin oluyorum. Anlıyorum ki hiçlik yoktur. Elimizin altındakiler değişip duruyor. Dokunup sevdiklerimizi götürüp beş on kürek toprağın altına bırakıyoruz, geçirdiğimiz zamanlar bir elbise gibi sırtımızda duruyor.
Yaşamak
Yaşamak
Reklam