Murat Gürsoy tekrar paylaştı.
Bir hikmete göre İslam, inanca işaret olarak "iman" kelimesini seçmiştir. İman, akıl ve kalpte yerleşerek, kuvvetli bir bağ ile fikri vicdana bağlar. İman ne donuk bir fikri kanaat meselesi, ne de aklî kanaatten oluşan boş duygular manzumesidir. İman, iki yönün de birbirinden ayırdedilmeyecek bir şekilde tam olarak birleşmesidir.
Sayfa 36Kitabı okuyor
.jpg){kind=small}
Murat Gürsoy tekrar paylaştı.
Gençlerimizin bu manayı çok iyi anlamaları ve yüce hedefimize ulaşabilmek için kademeli hedefleri ve pratik adımları resulullah'ın hayatından çok iyi öğrenmeleri gerekir. Fakat burada hemen belirtmemiz gereken bir noktada şudur, görüyoruz ki müslümanlar Mekke'nin yönetiminde müşriklere iştirak etmemişlerdir çünkü yönetimde sorumluluk vardır kendilerine sunulan orta yolu çözümleri kabul etmemişlerdir bu inkılap Müslümanlarla müşriklerin arasındaki açıklığın daha da artmasına ve iki çizginin belirgin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
İbni Hacer dediki
Allah, ibadeti tamamen veya kısmen terk etmeye yol açacak usanma ve bıkkınlığa düşmemeleri için ibadette aşırıya gitmelerini yasakladı. Nitekim Allah önce ibadete devam eden sonra ise bu konuda tefrite düşerek ibadetlerini aksatan bir grubu kitabında kınamıştır
Sayfa 507 - 4. Cilt
Okur Takip Önerileri
Ömer r.a. Ramazan'da sarhoş gezen bir adama;
"Sana yazıklar olsun. Çocuklarımız bile oruçlu" demiştir, sonra da ona (had cezası olarak 80 ) sopa vurmuştur. ’’
Sayfa 481 - 4. cilt
"Allah aşkına" demek doğru değildir. Çünkü aşk sevgide aşırıya gitmektir. Kul Allah'ı ne kadar çok severse sevsin, sevgisinde aşırıya gitmiş olamaz. Bu sebeple "Allah aşkına.." şeklinde başlayan cümleleri terk edelim. "Allah için" veya "Allah adına" gibi cümleler kuralım.
ed-Dâu ve'd Devâ / Kalbin İlacı
İbnu'l Kayyım (rahimehullah)
İbn Kayyım rahimehullah, sıradan müslümanlarla bilinçli müslümanların şükür anlayışlarını birbirinden ayırmış ve her iki grubun da nelere şükrettiğini şöyle izah etmiştir:
Sıradan (avam) müslüman; yemeye, içmeye, giyim kuşama ve bedenlerin azığına şükreder ,bilinçli (havas) müslüman ise tevhide,imana ve kalbin azığına şükreder."
Sayfa 550
İbn Kayyım rahimehullah dedi ki:
"Müzik sevgisi ile Kur'an sevgisi bir kimsenin kalbinde bir araya gelmez ki biri diğerini kovmamış olsun."
Sayfa 487
Atalarının dindarlığıyla kurtulacaklarını sananlar, babalarının yemesiyle doyacaklarını zannedenler gibidir.
İmam Gazali
Allah'ın zeki kulları vardır.
Dünya'yı boşadılar ve fitneden korktular.
Dünya'ya baktılar ve şöyle dediler.
"Burası diri kimselerin kalacağı yurt değildir.
O kismeler dünya'yı dalgalı bir denize benzeterek,salih amelerini gemi yaptırılar.
( https://1000kitap.com/yazar/i113080 Rahimehullah)
Ebû Hüreyre ile Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir topluluk Allah’ı zikretmek üzere bir araya gelirse melekler onların etrafını sarar;
Allah’ın rahmeti onları kaplar; üzerlerine sekînet iner ve Allah Teâlâ onları yanında bulunanlara över.”
(Müslim, Zikr 39, 38. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 14; Tirmizî, Daavât 7; İbni Mâce, Mukaddime 17)
Fudayl b. İyaz şöyle dedi:
"Şu iki huy kalbi karartır; çok uyumak ve çok yemek."
(Beyhaki, Kitabu'z Zühd, 608)
Sayfa 608
Kuteybe bin Said şöyle dedi:
"Sevri ölünce takva da öldü,
Şafi ölünce Sünnet de öldü,
Ahmed Bin Hanbel de ölürse, bidatler ortaya çıkar."
İmam Beyhaki, Menakibu'ş Şafi, 2/25; Zehebi, Siyeru Alamin Nubela, 10/46
• Abdülmelik b. Ishak demiştir ki :
Allah Teala, insanlardan bir kısmına nasıl şükredeceklerini görmek için afiyet vermiştir.
Bir kısmına da nasıl sabredeceklerini görmek İçin bela vermiştir.
| ibn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler
"Kuran kendisiyle amel edilsin diye indirilmiştir. Fakat insanlar, sadece onu okumayı amel edindiler."
İbni Kayyim El Cevziyye