“Yeni biriyle tanışmaktan, o kişiye güvenmekten, o insana hayatımı özetlemekten, o insanın özetin içindeki kırılgan noktalardan beni vurmasından, güven duygumun körelmesinden ve bu kısır döngüden o kadar çok yoruldum ki artık yeni bir insanla tanışmaya tenezzül bile etmiyorum.”
cioran'ın bu okuduğum 8. ya da 9. eseridir. aslında onun eserini değilde hastalıklı düşüncelerini okuyoruz, yazdıkça kafasında onu rahatsız eden düşüncelerin etkisizliğini görür, yazmayı kurtuluş olarak adlandırır. "eğer yazmasaydım kendimi öldürürdüm" der. kitaba gelirsek
Umutsuzluğun Doruklarında 20'li yaşlarında uykusuzluk hastalığına yakalanınca yazdığı bir kitabıdır, bu kitap aslında tüm felsefesini döktüğü, anlattığı bir eserdir, içerisinde; umutsuzluk, din, aşk, coşku, ölüm, intihar, tanrı ve daha bir çok konuyu kendi üslubu ile döktüğü bir kitaptır.
kalemini ev sevdiğim yazardır, oldukça beğendim kitabı, okuduğum en iyi eseri diye bilirim, en derinden sarstı, bu kadar karamsar huzur bozan bir kitap varmıdır bilmiyorum, en sevdiğim türlerden, bu yüzden baya beğendim.
-önerir miyim-
mutsuzluğu kabullenenler dışında pek önermem. mutsuzluğu yenmek için değilde mutsuzluğu sevdirmek için yazıyor.
bu kadar bahsettiğim en sevdiğim sözlüye bitirmek isterim.. mutsuzluğunu sev,
mutluluğundan iğren.
her şey birbirine karışır.
tüm kazanımlar birer kayıp.
tüm kayıplar birer kazanımdır. -
Daha karamsar kitaplar da mevcut mesela Fernando pessoanın Huzursuzluğun Kitabı adlı eseri bu konuda yani karamsarlık ve varoluş konusunda kült kitaplardan biridir ,tavsiye ederim
bir kaç kere daha öneren olmuştu, incelemelerine göz atmıştım, aşırı overrated geldi, ısınamadım. kitap kıtlığına girdiğim de belki o zaman şans verebilirim, tavsiye içinde teşekkürlerr