Murat Fidan

Murat Fidan
@Muratfidan34
Sıkı Okur
Kitaplarla ilgili sohbeti seven biri.
Terk
İstanbul
İstanbul
97 reader point
Joined on February 2021
İstanbul 1912
Tramvay, vapur, tiyatro, sinema gibi umuma mahsus yerlere girip çıkmak için sıra beklemek usulüne riayet edilmiyordu. Halk birbirini iterek intizamsızlıklariyle bu yerlere girip çıkarlardı. Polis ve Belediye memurlarının müdahale etmek ve halkı sıraya sokmak akıllarından bile geçmez, seyirci kalırlardı. Halkımız sokaklarda yürümesini de bilmiyordu. İlek caddelerin yaya kaldırımının sağ tarafından gitmezler, birbirlerini itip sıkıştırırlar, rastgeldikleri ahbaplariyle durup yüksek sesle görüşürler ve yolu kısmen kapatırlar, gelip geçenleri rahatsız ederlerdi. Medeni ve şehir halkına yakıştırılmıyan bu gibi ahvale sık sık tesadüf olunurdu.
Reklam
Sultan hamit’in huzurundan kovuluşum;
İradesiz ayağa kalkmanın CEZASI : HUZURDAN KOVULUŞ… Sultan Hamit, doktorlara daima mültefitti Kendisi şahsan da hastalıktan hiç hoşlanmazdı. Saray halkından biri rahatsızlansa âdeta telâşlanırdı ve hastayı tedavi eden doktorun muvaffakıyetini rütbe ve nişanla takdir etmiş görünürdü. Daima da tababetin ilerlemesine hâ- dim olmak istediğini
Sarayda şarbon hastalığı
Sultan Hamid'in hususi operatörlüğüne tâyinimden birkaç sene sonraydı. Bir gün Hünkârın en sevgili gözdesi hastalanmış. Ecnebi saray hekimlerinden biri bakmış: «Ehemmiyetsiz bir çıban, låpa koyunuz, geçer!» demiş! Ama, kadıncağız bu tedavi tarzıyle iyi olmamış. Üstelik sırtındaki yara büyüdükçe büyümüş… Padişahın vehmi, malüm… Hünkâr telâşa

Reader Follow Recommendations

See All
( Biriyle buluşunca ben ) Cemil Topuzlu eşiyle ilk görüşmesi
ikimiz beraber yukarıya çıktık, Gayet şık döşenmiş bir salona girdik. Yüz görümlüğü olmak üzere bir çift küpe almıştım. Kadife mahfazayı, refikamın yanına koydum. O da, lûtfedip yüzünü açtı! Hele şükür, birbirimizi görebilmiştik!… Fakat her ikimiz de, mahcubiyetten tek bir kelime söyliyeme- dik. Böylece, yekdiğerimizden, hiç konuşmadan ayrıldık!…
Cemil topuzluKitabı okudu
Cemil Topuzlu’nun komik bir anısı ;
Uzatmıyalım, emirnamemi alıp hastahaneye gittim. Fakat kapıdaki fevkalâdelik nazarı dikkatimi celbetti. Her yer silinmiş süprülmüştü, antre kalabalıktı. Ben, bunları tabiatiyle üstüme mal etmiyerek Başhekim Mehmet Paşanın odasına girdim. Emirnameyi verdim. Mehmet Paşa, bunu okur okumak kahkahayı basmasın mı! Hem de nasıl, adamcağız, kasıkları çatlarcasına gülüyor, gülüyor, gülüyor… Bu zaviyet karşısında, alınmış, kızmağa başlamıştım. Öyle ya, ne emirnamede, ne de bende gülmeyi icap ettirecek bir şey yoktu!… Muhatabım, mâfevkim olmasına rağmen - ben o zaman Kolağası idim dayanamadım. Niçin güldüğünü sordum. Mehmet Paşa daha çok gülmeğe başlamasın mı?!… Nihayet, başhekim, kapıçuhadarını çağırttı : -Lâfı kulağınla dinle, bak, imparator değil, operatör imiş, dedi. Meğer meselenin aslı şuymuş: Kapıçuhadarı bir gün evvel herhangi bir idarî sebeple Sıhhiye Reisinin nezdine gönderilmiş. Reis : Yarın sizin hastahaneye operatör gönderiyoruz, demiş. Zavallı kapıçuhadarı ömründe ilk defa işittiği bu sözü imparator şeklinde anlamış, O sırada Alman Kayzeri Wilhelm II nin akrabasından adlı bir Fransız müdür tayin edilmiştir. bir prens de İstanbul'a hekime: gelmiş bulunuyordu. Adamcağız, koşa koşa Baş hekime Yarın hastahaneye imparator geliyormuş, haberini vermiş. Başhekim de, kapıçuhadarı gibi yanlış anlamış, Wilhelm'in akrabası olan prens İstanbul'da ya, o gelecek diye düşünmüş… İstikbal hazırlığı yaptırmış! Gele gele de ben gelmişim!
Reklam
Reklam
202 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.