A BOBBISH

A BOBBISH
@MusaSedal
Antihumanist Scientist Homo viator
Britanyalı filozof Richard Wollheim ölüm meselesini başka bir açıdan ele almıştır. Ölüm, der Wollheim, bizi sadece gelecekte yapma ihtimalimiz olan şeylerden ve deneyimleyebileceğimiz tüm zevklerden mahrum bıraktığı için düşmanımız değildir. Asıl sorun bize bir daha asla bir deneyim yaşama imkânı bırakmamasıdır. Şeylerin belirebilecekleri Heideggervari bir açıklık olmamızın sonunu getirir. Dolayısıyla, Wollheim'ın da dediği gibi, "Ölüm bizi fenomenolojiden mahrum bırakır ve tadını bir kere alınca, fenomenolojiden asla vazgeçmek istemeyiz." Dünyayı deneyimleyip yönelimselikle tanıştıktan sonra sonsuza kadar sürmesini isteriz çünkü biz, o dünya deneyimiyizdir. Ancak maalesef bize sunulan imkân bu şekilde. Fenomenolojinin tadını alma fırsatı bize, günün birinde muhakkak elimizden alınacak olma kaydıyla veriliyor. Kendimize bir açıklık yaratıyoruz, sonra da orman onu geri alıyor. Tek tesellimiz, yaprakların arasından ışığı görebilmiş olmamızın güzelliği; en azından, hiç yerine bir şeyler yaşamış olmamız
Reklam
Filozofların söylediği son derece doğrudur: Hayat geriye doğru anlaşılmalıdır. Ancak, unuttukları bir şey var: Hayat hep ileriye doğru yaşanır. Ve bu ikinci önerme üzerinde düşünüldüğünde hayatın asla yaşandığı sırada anlaşılamayacağı apaçık bir şekilde ortaya çıkar çünkü onu anlamak için ihtiyaç duyduğum sükûneti asla bulamam.
15 Ocak 1953'te Collège de France'ta yaptığı, Felsefeye Övgü adıyla yayımlanan açılış konuşmasında, filozofların deneyimlerimizde belirsiz olan ne varsa onlarla ilgilenmeleri gerektiğini söylüyordu. Aynı zamanda, bu belirsizlikler hakkında akıl ve bilimi kullanarak berrak bir şekilde düşünmeleri gerekiyordu. Böylece, diyordu Merleau-Ponty, "Filozof, onu diğerlerinden ayıracak, birbirinden ayrılamaz iki özelliğe sahip olacaktır: kanıtlara bağlılığı ve belirsizliğe ilgisi." Bu iki özellik arasında sürekli bir gelgit, "bilgiden bilgisizliğe ve bilgisizlikten bilgiye doğru durmak bilmeyen" bir salınım yaşamalıdır. Merleau-Ponty'nin burada tarif ettiği şey farklı bir tür "kesişme", X biçimini alan bir iç içe geçiştir. Ancak bu kesişme bu sefer bilinç ve dünya arasında değil, bilgi ve soru sorma arasında gerçekleşmektedir. Bilgisizlikten kesinliğe hiçbir zaman tam olarak ulaşamayız çünkü araştırma ve inceleme zinciri bizi daima bilgisizliğe geri götürecektir. Bu benim şimdiye kadar okuduğum en iyi felsefe tanımı ve aynı zamanda da felsefenin bizi çıkış noktamızın bir adım ötesine taşımadığı zaman dahi (belki de özellikle o zaman) neden felsefe yapmaya devam etmemiz gerektiğine dair en iyi çıkarımdır.

Reader Follow Recommendations

See All
Çirkinliğini saplantı haline getiren Sartre, kendinden bahsederken açık açık hep bu kelimeyi kullandı. Duyduğu utanç yüzünden bir süre insanlardan uzak durmayı seçmiş olsa da çirkinliğinin hayatını mahvetmesine izin vermemeye karar verdi. Özgürlüğünü çirkinliğine kurban etmeyecekti.
Reklam
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.