“Beni en çok üzen şey” dedi Kafuku, “benim onu –en azından muhtemelen onun önemli bir parçasını– gerçekten anlayamamış olmam. Ve artık o yaşamıyor, muhtemelen onu sonsuza değin anlayamayacağım, öylece bitecek her şey. Derin bir denizin dibine batmış ağır bir sandık gibi. Bu aklıma geldikçe yüreğim sıkışıyor.”